 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/6187
Karar no: 1999/8216
Tarih: 22.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara Asliye 7.Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 17.12.1998 tarih ve 1997/201 -1998/1030 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, yıllardır müvekkillerinin şirket ve şahıs olarak kullandıkları ALPACİNO markasının şirket adına tescil için yapılan 14.02.1996 tarihli başvurunun, aynı Enstitüye tescil için daha önce bir başka başvuru olduğu gerekçe gösterilerek reddedildiğini, 24.05.1996 tarihli itirazlarının ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından "ALPACİNO, sözcüğünün kamuyu ilgilendiren değerler bakımından halka mal olmuş ibare olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, artist ismi olan bu isimde davacıların rüçhan hakkı bulunduğunu ileri sürerek, 10.03.1997 tarih ve 15518 sayılı red kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı başvurusunun 13.02.1996 tarihinde yapıldığını, bu tarihten önce 23.01.1996 tarihinde 3.şahıs tarafından aynı markanın tescilinin istendiğini, davacı başvurusunun 556 sayılı KHK.'nın 7/b ve h. maddesi gereği tescil edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, ALPACİNO ibaresinin her ne kadar İtalyan asıllı bir Amerikan film yıldızının ismi ise de, kendi ülkemizin kültür ve tarih değerleri ile ilgisi olmadığı, bu sözcüğün başka bir anlamının da bulunmadığı, marka olarak tescilinde kanuni bir sakınca olmadığı, ayrıca dava dışı Saadettin tarafından yapılan 22.01.1996 tarihli aynı sözcüğün marka olarak tesciline ilişkin başvurunun marka bülteninde yayınlanmasına rağmen eksik evrakların tamamlanması için yapılan bildirim sonrası Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun 617 sayılı kararı ile başvurunun reddedildiği ve Saadettin'in de dava açmaması nedeniyle 556 sayılı KHK.'nun 7/b maddesindeki engelin de kalktığı gerekçesiyle davalı Enstitü'nün Yeniden inceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun almış olduğu 14.02.1997 tarih ve 616 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklananlardan da anlaşılabileceği gibi dava, davalı Enstitü'nün davacı marka tescil isteminin reddine ilişkin 14.02.1997 gün ve 616 sayılı Yeniden inceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun kararının iptali istemine ilişkin bulunmaktadır.
Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinde, davacının Alpacino isimli markasının tescili için davalı Enstitü'ye 14.02.1996 tarihindeki başvurusu başvurusundan önce, dava dışı bir kişi tarafından 23.01.1996 tarihinde aynı marka için tescil yapıldığı ve istemin kabulü ile bu markanın adı geçen kişi adına marka bülteninde ilanı yapıldığı ve davacı başvurusunun Enstitü'nün Markalar Dairesi Başkanlığı'nın 24.04.1996 tarihli kararı
ile önceki marka başvurusu nedeniyle reddine karar ve rildiği, bu karara karşı davacının 24.05.1996 tarihinde yapmış olduğu itirazın ise, yukarıda da değinildiği üzere, Enstitü'nün Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun 14.02.1997 gün ve 616 sayılı kararı ile hem Daire kararı gerekçesine, hem de Alpacino isminin kamuyu ilgilendiren, kültürel değerler bakımından halka mal olmuş bir ibare olduğu gerekçeleri ile reddolunduğu anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere Enstitü'nün hem Markalar Dairesi, hem de Yeniden inceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun ret gerekçelerinde öncelikli ve ağırlıklı unsur, tescil başvurusu yapılan markanın tescili için daha önce bir başka başvurunun ol'duğu hususudur. Gerçekten de marka tescili için mutlak ret sebeplerini düzenleyen 7/b maddesi hükmüne göre, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzer olan istemlerin reddolunacağı hükme bağlanmıştır. O halde, Enstitü'nün tescil istem inceleme ve itirazlarına ilişkin değerlendirmenin davacının marka başvurusunun yapıldığı tarih olan 14.02.1996 tarihindeki duruma ve o tarih itibariyle bir başka başvuru sebebiyle davacının istemini 556 sayılı KHK.'nin 7/b maddesi hükmü uyarınca reddinde bir isabetsizlik bulunmaktadır. Zira, taraflar arasındaki uyuşmazlık gerek Yeniden inceleme ve Değerlendirme Kurulu'nca gerekse mahkemece davacının markasının tescili için yaptığı başvuru tarihine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Daha sonraki tarihte Enstitü'nün 3. kişinin başvurusunu resen reddetmiş olması bu sonucu değiştirmesi mümkün değildir.
O halde, mahkemece davacının tescil için yaptığı başvuru tarihinden sonraki gelişmeleri dikkate alarak ve yorumlayarak sözü edilen 7/b maddesindeki tescile engel halin sonradan kalktığı görüşü ile davacının bu yöndeki iddia ve davasını kabul etmesi doğru görülmemiştir.
Davacı'nın davasının reddi için yukarıda açıklanan gerekçe yeterli bulunduğuna göre, 556 sayılı KHK.'nin 7/b maddesine dayalı mahkeme gerekçesinin değerlendirilmesi ve tartışılmasına gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine 22.10.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.