Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/594
Karar no: 1999/3250
Tarih: 26.04.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
 
Taraflar arasındaki davanın Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 6.11.1998 tarih ve 1998/259-1998/982 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müzik yapımcılarının ses kayıtlar üzerinde sahip oldukları eser sahibinin haklarına komşu haklarını müvekkilin devraldığını, davalının müvekkilden izin almaksızın komşu hak sahibi olduğu müzik eserlerini radyosunda yayınladığını ileri sürerek,.müvekkil tarafından yayınlanan tarifeye göre 240.000.000 lira tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, fazlaya ilişkin hakisin saklı tutulmasını istemiştir.
Davalı vekili.; davacının F SEK. 42 nci maddesinde belirtilen meslek birliği olmadığını bu nedenle aktif dava ehliyeti bulunmadığını istenen tazminat miktarının da fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre; davacının yapımcı firmalardan eser sahibine komşu hakları devraldığı, bu nedenle F 3 E K . 80 nci maddesi uyarınca komşu hak sahibi olan davacının eser sahipleri gibi tecavüzün ref ve meni ile tazminat talep hakkı bulunduğu, bilirkişi raporunda davacının aktif dava ehliyeti olmadığı yolundaki görüşe bu nedenle itibar edilmediği, davacının tazminat hesabına esas aldığı 240.000.000 liranın temlik alınan 58 yapımcı firmanın eserlerinin tamamının karşılığı olduğu, oysa davalının yayınladığı eser sayısının 10 adet olduğu, tazminat hesabının da buna göre hesaplanması gerektiği, bilirkişi raporunun bu açıdan da eksik olması karşısında davacı tarafın bilirkişiden ek rapor alınmasını da istemiş olmasına göre F SEK. 80/1 nci maddesi yollaması ile 68 nci maddesi uyarınca takdir en 30.000.000 lira üzerinden davanın kısmen kabulü ile bu miktarın dava tarihinden itibaren reeskont oranı üzerinden davalıdan tahsiline, tesbiti yapılan eserlerin yayınının menine, karar özetinin ilanına, fazla istemin reddine karar verilmiştir .
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Davacı vekili, müzik yapımcısı firmaların yayınlamış oldukları müzik yapımlarının kayıtlı bulunduğu, ses kaseti, kompakt disk, plak ve benzeri ses ve görüntü taşıyıcıların içerdiği eser sahiplerinin haklarına komşu ve müzik yapımcılarına ait olan Radyo ve Televizyonla yayın haklarını devir aldığını ileri sürerek işbu davayı açmış bulunmaktadır.
Doğru bir sonuca varmak için komşu hak kavramının irdelenmesi gerekir. Bu kavram pozitif hukukumuza 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 7.6.l995 gün 4110 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonucu girmiştir. 5846 sayılı kanunun 4110 sayılı kanunla değişik 80/1 maddesiyle "Eser sahibinin maddi ve manevi haklarına halel getirmemek şartıyla fikir ve sanat eserlerini özgün bir biçimde icra eden, yorumlayan icracı sanatçılara bir icrayı ilk defa tesbit eden ses taşıyıcısı yapımcıları ve Radyo Televizyon kuruluşlarının , eser sahibinin haklarına komşu hakları vardır" hükmü getirilmiş ve 1997 tarihinde yayınlanan "Eser sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliğinin 4 . maddesinde de komşu Hak "Eser Sahibinin haklarına zarar vermeden ve onun rızası ile bir eseri özgün biçimde icra eden veya icrasına katılan, bir icrayı ya da sesleri ilk defa tespit eden, yayınlayan gerçek ve tüzel kişilerin münhasır sahip oldukları icrayı tesbit etme, çoğaltma, kiralama, telli - telsiz her türlü araçla yayınlama ve kamuya açık yerlerde temsil suretiyle bunlardan faydalanma haklarının" bulunduğu belirtilmiştir. Aynı yasanın 80/IX maddesinde de komşu hak sahiplerinin mali ve manevi haklarının ihlal edilmesi halinde eser sahibi gibi dava açabilecekleri belirtilmiş ancak mali hakların kullanma yetkisinin devri halinde yani ruhsat verme halinde ruhsat sahibinin tecavüzün refi ve tazminat davasını açıp açamayacağı hususunda bir hüküm getirmemiştir.
FSEK. 48/11 madde uyarınca, eser sahibi veya mirasçıları bir mali hakkın sadece kullanma yetkisini devir edebilirler. Bu durumda mali hak özü itibariyle eser sahibinin mal varlığında kalmakla birlikte , maddi bir malın hasılat kirasına verilmesinde olduğu gibi, mali hakkı kullanma ve semerelerinden yararlanma yeti; isi ruhsat: alan tarafa geçmiş olur. (FSEK 56/111) Ruhsat veya lisans verme ilgili mali hakka özgü olan kullanma veya yararlanma yetkilerinden bir kısmının veya tamamının mali haktan ayrılarak ruhsat sahibine tahsis edilmesi olarak benimsenmektedir. Kullanma yetkisinin ruhsat veya lisans ile devri kanun tarafından mali hakkı tahdit eden, kayıtlayan bir tasarruf işlemi kabul edilmiş olup, tam ruhsat sahibi haiz olduğu yetkileri gerek mali hak sahibine gerekse üçüncü şahıslara karşı öne sürebilecek ve kullanmayı engelleyen müdahaleleri men ettirebilecektir. Tam ruhsatta, mali hakka ait kullanma yetkisi tamamen ruhsat sahibine devir edildiğinden, devir alan da bu yetkiyi kendi başına kullanabilecek ve tecavüzün meni ve refii davası ile birlikte 68 nci ve devamı maddelerinde yazılı bedel davasını açabilecektir (Bkz. Prof. ur. Şafak N.Erel. Türk Fikir ve Sanat Hukuku Yenilenmiş 2 . Bası 1998 sh. 260 vd. 293 s h. ur. Halil Aslanlı-fikri Hukuk, Dersleri II, Fikir ve Sanat Eserleri, 1954 sh: 209).
Diğer taraftan, 5846 sayılı yasanın 12.6.1995 gün 4110 sayılı yasa ile değişik 42 inci maddesinde meslek birliklerinin kurulmasını öngörmüş ve eser sahibi ile komşu hak sahiplerinin meslek birliklerine üye olmaları halinde yazılı yetki belgesinde
belirtilen eseri ve ona ilişkin mali haklarının takibi, telif ücretinin tahsili (20/2 md) ve üyelerinin ortak çıkarlarını korumak amacıyla tüzel kişiliğe, sahip bu meslek birliklerinin dava açabilecekleri ve Türk uyruklu eser sahiplerinin mali haklarının ülke içinde kurulan meslek birlikleri dışında başka birlik ve benzeri kuruluşlar tarafından takip edilemeyecekleri (FSEK. 42/son) hükme bağlanmıştır. Bu ilkeler doğrultusunda olayı irdelersek davacının yasada yazılı anlamda bir meslek kuruluşu olmadığı açıktır. Ancak, eser sahibi ve komşu hak sahibi mali haklarını üye olduğu meslek kurulusuna devir edebileceği gibi, FSEK 43/2 ve 56 ncı maddeleri uyarınca mali hakkını tam ruhsat vermek suretiyle başkasına devir etmesi halinde yukarıda anılan kurallar doğrultusunda tam ruhsat sahibinin de dava hakkı bulunduğunun kabulü gerekecektir. Nitekim, 556 sayılı K H K . nin 21/6 ncı maddesinde "Aksi sözleşmede kararlaştırmamışsa inhisarı lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından marka sahibinin markadan doğan haklarına tecavüz edilmesi durumunda, marka sahibinin bu kanun hükmünde kararname uyarınca açabileceği davaları kendi adına açabilir" hükmü getirilmiş olup inhisarı lisans sahibine marka sahihi gibi mütecavize karşı her türlü dava açabilme hakkı kanun tarafından benimsenmiş olup, 5846 sayılı yasa uyarınca aksi Tam Ruhsat Sözleşmesinde kararlaştırılmamış olmak şartıyla tam ruhsat ile mali hakka ait kullanma yetkisini eser sahibi ve komşu hak sahibinden devir alan tam ruhsat sahibinin de markalar kanunundaki inhisarı lisans sahibi gibi eser sahibi ve komşu hak sahiplerinin üçüncü kişilere karşı açabilecekleri davaları kendi başına açabileceklerini kabul etmek gerekir. Aksinin kabulü halinde eser sahibi ve komşu hak sahibi tam ruhsata mali hakka ait kullanma yetkisini tamamen ruhsat sahibine devir ettiğinden tam ruhsat sahibine dava hakkı tanınmaması halinde eser ve komşu hak korumasız kalacaktır. Bu gerekçeler ve dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarını reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasa hükümlerine uygun görülen kararın ONANMASINA , aşağıda yazılı bakiye 596.000-lira temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 290.000 lira temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26.4.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini