 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/5916
Karar no: 1999/7956
Tarih: 18.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Kadıköy Asliye 1.Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 29.4.1999 tarih ve 1998/1108-326 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Verda Çiçekli tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin eşi muris Mehmet'in ölümü üzerine davalı bankanın Kızıltoprak şubesi'nde bulunan üç hesabındaki mevcudun, müvekkilinin payına düşen kısmını istemesine karşın ödenmediğini ileri sürerek, 400.000.000 TL nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu paranın iştirak halinde mülkiyet konusu olup, müşterek mülkiyete dönüşmedikçe yada bütün mirasçılar birlikte hareket etmedikçe ödemenin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, ibraz edilen veraset ilamına göre, davacının mirasta yarı oranında pay sahibi olduğu davalı bankadaki mevduat toplamının 827.631.219 TL olup, davacının payına düşen miktarın talepten fazla bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 400.000.000 TL nın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki veraset ilamına göre, davalı banka nezdinde mevduat sahibi olan Mehmet'in davacı dışında (16) mirasçısı daha bulunmaktadır. Medeni Kanun'un 630 ncu maddesi uyarınca, miras bırakanın ölümü ile miras, mirasçılara geçmekte ve miras üzerinde de, iştirak halinde mülkiyet hükümleri cereyan etmeye başlamaktadır. Bu mülkiyet rejiminde ise, mirasın bütünü, mirasçıların tamamına ait olmakla; taşınır taşınmaz, para, esham, tahvilat ve fikri haklar gibi parayla ifade edilen maddi ve gayri maddi tüm varlıklardan oluşan tereke üzerinde iştirak halindeki ortaklık devam ettiği sürece de, mirasçıların bağımsız payları ve tasarruf hakları bulunmamaktadır. Miras ortaklığının sona erdiği iddia edilmediğine göre miras bırakanın, davalı, banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması konusunda tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri veya miras ortaklığına temsilci atamaları veya MK.nun 584/a maddesi doğrultusunda iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi hakkında mahkemeden karar alınması gerekmektedir. Açıklanan koşullardan hiçbiri gerçekleşmeden, bir kısım mirasçıların, tereke unsuru mevduat hesabından yasal mirasçılık paylarını talep etmeleri dinlenemez. Bu durumda davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.10.1999 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı vekili, davalı bankadaki murise ait mevduat hesabındaki paradan veraset ilamı uyarınca müvekkiline düşen paranın ödenmediği gerekçesiyle işbu davayı açmış bulunmaktadır.
Daire bozma kararında, MK.nun 630 ncu maddesi hükmüne dayanılarak, davacının tek başına bankaya başvurarak hissesine düşmesi gereken parayı talep edemeyeceği gerekçesine dayanılmış bulunmaktadır.
Oysa, MK.nun 629 ve 630 ncu maddelerinde ve özellikle bu son maddenin son fıkrasında maldan söz edilip, paradan söz edilmemiştir. Para ise, bir mal olmayıp, iktisadi anlamda bir
tedavül aracıdır. Ancak, tedavülden kalkmış paralar mal sayılabilirler. (Bkz.Tekinay Borçlar Hukuku, 5.Bası cilt 2 sh 1030. st. 1985)
Bu durumda, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu'nun 17/1 nci maddesi hükmüne göre, yedinde murise ait para bulunan bankanın, bu yasada sözü edilen veraset ve intikal vergisinin ödendiğine ilişkin belgenin hak sahibi mirasçı tarafından kendisine ibraz edilmesi halinde, yedinde bulunan parayı mirasçıya veraset ilamında belirtilen oran çerçevesinde ödemesinin zorunlu olduğu, böyle bir halde iştirak halindeki mal üzerinde tasarrufu düzenleyen hükümlerin hiçbir amacı kalmadığı halde, bu hükümlerin uygulanması ve özellikle bütün mirasçıların birlikte hareket etmesini davalı bankanın isteyemeyeceği düşüncesinde olduğumdan ve Dairemizin 9.4.1985 gün ve 1985/993-2080 sayılı içtihadı da bu yönde oluşmuş bulunduğundan .mahkeme kararının onanması gerektiği kanısı ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Işıl Ulaş
Başkan