 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E : 1999/47
K : 1999/2226
T : 15.03.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* TEMERRÜT FAİZİNİN HESAPLANMAYA BAŞLAYACAĞI TARİH ( Borçlunun Dava Tarihinden Önce Temerrüte Düşürülmüş Olması )
* BORÇLUNUN DAVA TARİHİNDEN ÖNCE TEMERRÜTE DÜŞÜRÜLMESİ ( Faizin Hesaplanmaya Başlayacağı Tarih )
* FAİZİN İŞLEMEYE BAŞLAYACAĞI TARİH ( Borçlunun Dava Tarihinden Önce Temerrüte Düşürülmüş Olması )
ÖZET : Davacıların davalıyı dava tarihinden önce temerrüte düşürüp düşürmediklerinin araştırılması ve daha önce temerrüt oluşmuşsa, dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilerek faizin bu tarihten itibaren yürütülmesi gerekir.
(818/m.101)
(1086/m.438)
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 24.9.1998 tarih ve 342-750 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava konusu meblağ 200.000.000 liranın altında bulunduğundan HUMK.nun 3156 sayılı kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten dava dosyası için Tetkik Hakimi V. Ç. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortakları olduğunu, 29.9.1995 tarihli ve Kütahya 1. Noterliğince onaylanan belgeye göre, dairelerin şerefiye farklılığı dahil olmak üzere maliyetlerinin gösterildiğini, daha sonra kura çekildiğini, ancak anılan hesap belgesine göre zemin kattan daire alanların davalı kooperatiften şerefiye farkı almaları gerektiği halde kooperatifin bunu ödemekten imtina ettiğini ileri sürerek her bir müvekkil için 37.474.000 lira toplam 299.792.000 liranın 29.9.1995 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların kooperatiften alacakları olmadığını, aksine kooperatife şerefiye ve aidat borçları olduğunu, ayrıca belirlenen maliyet ve şerefiye hesabına davacıların bir itirazı bulunmadığından kesinleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacıların isteyebileceği şerefiye miktarı ortalamaları toplamının 108.335.000 lira olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 108.335.200 liranın 29.9.1995 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Şerefiye alacağı, kooperatif ortaklığından kaynaklanan bir hak olmasına göre, devren de, olsa kooperatif ortağı olan davacılar İ. A. ve R. Y.'ın aktif dava ehliyeti bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak, yukarıda da özetlendiği gibi, davacılar vekili, müvekkillerinin kooperatifçe belirlenen şerefiye bedellerini kendilerine ödenmesi isteminde bulunmuşlardır.
Davalı vekili ise, müvekkilinin yaptırdığı maliyet belirlemesinin itiraza uğramadan kesinleştiğini, maliyet belirlemesi yapılırken her daire için nefaset farklılığının m2'den düşülmek suretiyle değer belirlendiğini, ortakların bu maliyet belirlemesine göre ödemede bulunduklarını savunmuştur.
Davalı kooperatifin anasözleşmesinin 61. maddesi uyarınca üç kişilik teknik heyet aracılığı ile konutların maliyet belirlemesine yaptığı ve buna bir itiraz olmadan kesinleştiği konusunda uyuşmazlık bulunmamasına göre, artık davacıların bu belirlemeye ilişkin bir itirazı dinlenemez.
Ne var ki, davalı kooperatif savunmasında, davacılardan kendilerine tahsis edilen konutlar için eksik maliyet tahsil edilmek suretiyle kendilerine bu yolla şerefiye ödendiğini öne sürdüğüne göre, mahkemece bu savunma üzerinde durularak bu konuda uzman kişi ya da kişilerce kooperatifin kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılmak, davacılardan eksik maliyet, diğer bir deyişle kendilerine tahsis edilen konutların durumuna göre maliyet bedeli tahsil edilip edilmediği, kooperatife fazla bir ödemelerinin bulunup bulunmadığı, nefaset yönünden konutları daha iyi durumda olanlardan kooperatifçe şerefiye bedeli tahsil edilip edilmediği hususları incelenmek ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmak gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- Öte yandan, davacıların davalıyı dava tarihinden önce BK.nun 101. maddesi uyarınca, temerrüte düşürüp düşürmedikleri araştırılmak ve eğer daha önce temerrüt oluşmamışsa, dava tarihin temerrüt tarihi olarak kabul edilip faizin bu tarihten itibaren yürütülmesi gerekirken, maliyet belirleme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de, isabetli olmamış ve kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2 ) ve ( 3 ) nolu bentte yazılı nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.3.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.