 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/3839
Karar no: 1999/5548
Tarih: 21.06.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 23.12.1998 tarih ve 1996/1272-1993/1860 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı muk. davacı E. Hayat vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Verda Çiçekli tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketle sağlık sigortası yaptırdığını, daha sonra safrakesesi ameliyatı olduğunu, davalının ameliyat masraflarını ödemeyeceğini, çünkü önceden mevcut olan hastalığını beyanı edilmediğini bildirildiğini, oysa müvekkilinin bu hastalığını önceden bilmediğini, bu hastalığın poliçede ayrık tutulan hastalıklardan da olmadığını ileri sürerek 196.377.326 TL nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının hiç bir hastalığı olmadığını beyan etmesi üzerine kendisiyle sigorta akti yapıldığını, davacının sigorta akti yapıldığı tarihte mide hastası olduğunu ayrıca sigorta sözleşmesinden 15 gün sonra ameliyat olduğunu, davacının hiçbir hastalığı olmadığını beyan ettiğinden kendisine 15.360.000 TL muayene ücreti ödendiğini ileri sürerek, bu paranın karşılık dava il.= davacıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davacının 30.8.1996 başlama tarihli sağlık sigortası yaptırdığını; sağ üst kadran ağrısı nedeniyle 11.09.19996 tarihinde başvurduğunda, hastalığının safrakesesi iltihabı şeklinde tanımlandığı ve 23.9.1936 tarihinde ameliyat edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda davacının safrakesesinden rahatsız olduğu halde beyan etmediği ve sigorta sözleşmesini hastalıklarını gizleyerek yaptığının sabit olduğu, o halde davalının üstlenemeyeceği rizikodan dolayı sigorta yapmış olmakla Sağlık Sigorta Poliçesi Genel Şartları'nın 5/g maddesindeki cayma koşulunun yerine getirilmiş olması halinde davacı masraflarının ödenmemesi ve davalının ödediği tazminatın istirdadının istenebileceği, oysa davalı tarafça cayma koşulunun yerine getirildiğine dair herhangi bir kanıt ibraz edilmediği gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davacı sigortalının poliçe tarihinden önce mevcut hastalığını beyan etmediğini bu nedenle rizikonun teminat dışı olduğunu savunmuştur.
Karara dayanak alınan bilirkişi raporunda, davacının poliçe tarihinden önce mevcut hastalığını kasten beyan etmediğinin ve bunun sigortalı tarafından gizlendiğinin sabit olduğu belirtilmiş olup, bu husus mahkemece de, benimsenmiştir. Ancak davalının sözleşmeden cayma iradesini davacı sigortalıya bildirmediğinden sigortacının tazminattan sorumlu olduğu belirtilmiştir.
TTK.nun 1290 ncı maddesinde, sigorta ettirenin kasten yanlış veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması halinde, sigortacıya sigorta sözleşmesinden cayma imkanı sağlayacağı öngörülmüştür. Somut olayda davacı sigorta sözleşmesinden 11 gün sonra safra kesesi iltihabı ile ilgili olarak muayene olup, tahliller yaptığı ve bu tarihten 12 gün sonra da safra kesesi taşından ameliyat olduğu da anlaşılmıştır. Bu bağlamda davalı sigortacı kasten kendisinden gizlenen bir hastalıktan doğan tazminatı ödemekle sorumlu tutulamaz. Davalının sigorta sözleşmesinden caymadığı belirtilmiş ise de, davalının sigorta sözleşmesinden sonra ve fakat rizikodan önce hastalığı öğrenmesi söz konusu değildir. Rizikonun da, yukarıda açıklandığı gibi, sözleşmeden çok kısa bir süre sonra gerçekleştiği de, sabittir. Riziko gerçekleştikten sonra davalı sigortacıdan tazminat istendiğinde, cayma iradesini bildirmemiş ise de, hastalığın kendisinden gizlendiğini ve teminat dışı olduğunu davacıya bildirmiş olmasına göre, artık davalı sigortacının sigorta sözleşmesinden caymadığından söz edilerek, kasten gizlenen bir hastalıktan dolayı sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu durumda davanın reddine karar verilmek gerekirken, kabulü doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.06.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.