 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/373
Karar no: 1999/3141
Tarih: 22.01.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 09.10.1998 tarih ve 1995/570 -1998/1156 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; asıl ve birleşen davalarda; taraflar arasında düzenlenen işveren mali mesuliyet sigorta sözleşmeleri uyarınca müvekkile ait işyerinde yaralanan ve vefat eden işçilerin talep edecekleri tazminatların poliçe güvencesi altına alındığını, işyerinde meydana gelen iş kazaları sonucunda işçilere mahkeme kararlarına göre ödeme yapıldığını, yapılan ödemelerin davalıdan istenmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek; ödeme tarihlerinden itibaren dava tarihine kadar işlemiş faizleri ile birlikte toplam 3.764.536.154.- lira'nın reeskont oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davacının işçilerine ödediği gerçek ücreti müvekkile bildirmediğini, bu nedenle prim ile teminat arasındaki dengenin kurulmadığını, müvekkilin poliçe sorumluluklarının tesbit edilebilmesi için sigorta dönemlerine ait brüt işçi ücretlerinin saptanması ve buna göre ödenen prim ile poliçe limiti proporsiyon yapılarak tazminat hesabının yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre; davalının sigorta primlerini global miktar üzer inden tahsil ettiği ve poliçe güvencesinin sağlandığı, sigorta süresinde davacının işçilerine yaptığı gerçek ödemeleri isteyerek varsa bakiye primi ona göre tahakkuk ettirmesi ve davacıdan tahsil etmesi gerektiği halde, davalının fark prim talebinde bulunmadığı, davacının istediği tazminatların kesinleşmiş mahkeme kararlarına dayandığı, bu nedenle davalı tarafın sigortalı işyerinde çalışan tüm işçilerle ilgili kayıtların incelenmesi isteminin yerinde görülmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne; toplam faizli miktar olan 3.449.491.317.- lira'nın davalıdan tahsiline, ana paraya dava tarihlerinden itibaren değişen oranlı reeskont faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava; işveren sorumluluk sigorta poliçesine dayanılarak açılmış alacak davasıdır. Davalı; poliçe primlerinin önce global bir miktar üzerinden belirlenip, bilahare her ay sonunda sigortalı işçilere ödenen gerçek ücretlerin bildirildiğinde gerçek prim miktarının saptanacağını, oysa davacının, müteaddit uyarılara rağmen işçilerine ödediği ücretleri bildirmediği, bu nedenle prim ile teminat dengesinin kurulmadığını, poliçe yürürlülük tarihlerindeki gerçek işçi ücretlerinin saptanıp ödenen prim miktarına göre tazminat hesabının yapılması gerektiğini savunmuştur.
Sigorta sözleşmeleri, iyiniyet esasına dayanan sözleşme türlerindedir. Sigorta poliçesi ile güvence altına alınan riziko ile sigorta şirketine ödenmesi gereken prim arasındaki denge tarafların karşılıklı iyiniyet kuralları ile kurulması gerekir. Nitekim taraflar arasında bağlayıcı nitelikle bulunan sigorta genel koşullarında da, prim ile teminat arasında dengenin kurulması konusunda özel düzenlemeler yapılmıştır. Taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinde de primlerin hangi esaslara göre saptanacağı belirtilen iş ancak sözleşmenin kurulusu sırasında, ilerde işçi ücretlerinde meydana gelecek artışlar tam olarak bilinemeyeceğinden öncelikle depo prim adı altında bir miktar saptanmış, dönem sonlarında sigortalı tarafından bildirilecek ücret ödemelerine nazaran depo primi aşan prim borcu saptandığında ek prim zeyilnamesi düzenleneceği kararlaştırılmıştır. Poliçe genel koşulları 7. maddesinde ise İŞÇİ ücretlerinin kapsamına hangi kalemlerin dahil olduğu ayrıntılı şekilde belirtilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, dav/acı sigortalının, sigorta şirketine dönem sonlarında bildirdiği ücretlerin gerçek ücret olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafça, davacıya gerçek ücretlerin bildirilmesi için müteaddit defalar yazı yazılmış ancak bu konuda davacı tarafından herhangi bir yanıt verilmemiştir. Yargılama aşamasında da davacının defter ve kayıtları ibraz edilmemiş, düzenlenen bilirkişi raporlarında da bu eksiklik belirtilmesine rağmen mahkemece; davalının poliçe yürürlülük tarihinde fark primi talebinde bulunmadığı gerekçesiyle savunmaya itibar edilmeyerek kesinleşen mahkeme kararları ile saptanan miktarlardan davalının sorumluluğuna gidilmiştir.
Gerek poliçede yazılı özel şartlar, gerekse genel koşullar hükümlerine göre, prim ile tazminat arasındaki dengenin kurulması açısından poliçe yürürlülük tarihleri arasında davacı tarafından işçilerine ödenen ve poliçe genel koşulları 7. maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kayıtlar davalı tarafça bilinemeyeceğinden, bu konuda davacının defter ve kayıtları ibraz ettirilip gerektiğinde SSK ve Vergi Dairelerinden ücretlere ilişkin matrah ve tahakkuk belgeleri de celbedilerek anılan dönemlerde işçilerin adedi ve aldıkları ücret saptanıp, yine poliçe özel şartları A . maddesi uyarınca prim ile tazminat arasındaki dengenin kurulup kurulmadığı ve arada fark saptandığı takdirde tazminatta eksik prime göre proporsiyon yapılması gerekip gerekmediği konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmak gerekir iken, eksik incelemeye dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarı da açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.01.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.