 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no:1999/3540
Karar no:1999/8205
T:21.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Taraflar arasındaki Ankara Asliye 1.Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 24.12.1998 tarih ve 1996/520-1998/1177 sayılı kararın Yargıtay incelemesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 19.10.1999 günde davacı avukatı Songül C... ile davalı avukatı Ayşe E... gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karar bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun K... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili. dava dışı T... GmbH nin kullandığı kredi nedeniyle müvekkili, davalı ve yine dava dışı Baki K...'nin kefil olduklarını, yine davalının kredi veren A... Bankasına müvekkilinin kefaleti ile şahsi olarak da borçlandığını, 63.000 DM tutarındaki kredi borcunun ödenmediğini, diğer kefilin bir kısım borcu ödediğini, bakiye 43.561.17 DM nın müvekkili tarafından ödenmek zorunda bırakıldığını, bankanın alacağının dayanağı kefalet sözleşmesindeki hakların müvekkiline devir ve temlik edildiğini ileri sürerek, (21.780.50) DM nın faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, A... Mahkemelerinin yetkili ve A... Hukukunun uygulanması gerektiğini. davanın zamanaşımına uğradığını, böyle bir kredinin kullanılmadığını, davacının ilgili bankanın şube müdürü olup, kredinin kefili olmadığını, ibraz edilen belgelerin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere nazaran, dava, davalının ikametgahında açılmış olmakla ve mevcut sözleşmede A...'nın hangi yer mahkemesinin yetkili olduğu açıkça yazılmadığından yetki itirazının yersiz olduğu, dava kredi sözleşmesi ve halefiyeten açılmış olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve bu sürenin geçmeden davanın açıldığı dava dışı T... GmbH firmasının kredi borcu için davalının 300.000 DM limitle kefil olduğu, yine aynı bankanın düzenlediği kefalet sözleşmesine göre davacının da aynı firmaya ait 63.000 DM için kefil olduğu, bu borcun 43.561.17 DM tutarının davacı tarafından bankaya ödenerek devir ve temlik anlaşması yapıldığı, esasen, kredi kullanan firmanın Türkiye Şubesi durumundaki T... A. Ş nin yönetim kurulu başkanlığını yapan davalının kefalet sözleşmesindeki imzalara bir itirazının bulunmadığı, bu itibarla davalının kefalet sözleşmesi gereğince dava konusu miktar kadar borçlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak, dava, BK.nun 488. ve müteakip maddelerinde düzenlenen birlikte kefalet hükümleri gereğince asıl borçlunun borcunu ödediğini ileri süren kefilin, hissesi oranında diğer kefile rücu isteminden kaynaklanmaktadır. Anılan yasanın 496. maddesi hükmü gereğince kefil eda ettiği şey nispetinde alacaklının haklarında, ona halef olur. Bir başka deyişle, kefil böyle bir dava ve talepte bulunabilmesi için öncelikle birlikte kefil olunan borcun eda edildiğini kanıtlamak zorundadır. Somut olayda, her ne kadar, asıl borcu doğuran ve tarafların kefaletine ilişkin sözleşmeleri ve alacaklı bankanın devir-temlik belgesini ibraz etmiş ise de davalı taraf, esasen böyle bir kredinin kullandırılmadığını yani asıl borcun doğmadığını savunmuştur. Artık bu durumda davacı, asıl borçluya kredinin kullandırıldığını, bu nedenle kefil olarak borcu ödemek durumunda kaldığını kanıtlamak zorundadır.
O halde, mahkemece, davacı tarafa uygun süre verilerek, dava dışı asıl borçlu şirkete (T...GmbH) kredinin kullandırıldığına ilişkin belgeleri ibraz etmesinin istenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, duruşmada vekil ile temsil olunan davalı yararına takdir olunan 65.000.000 TL vekillik ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 21.10.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.