 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1999/3412
Karar No : 1999/4006
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Antalya 1.Sulh Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 26.11.1998 tarih ve 1998/2118-1998/2397 sayılıkararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla bazı noksanlıkların giderilmesi için dosya mahalline gönderilmiştir. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko poliçesi ile sigortalı araca davalı F...'a ait aracın çarparak zarar verdiğini ileri sürerek müvekkilince sigortalısına ödenen 78.750.000 liranın 17.9.1996 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Faruk Eşlik vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesi ile, davaya konu trafik kazasının 28.7.1996 tarihinde meydana geldiğini, iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, müvekkilinin kusuru olmadığını, kazadan sonra tarafların anlaştığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi yanıt vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Zamanaşımı, alacak hakkının yasa ile öngörülen belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalınmasını ifade eder. Bir alacağın zamanaşıma uğraması uğraması sona ermesi demek değildir. Hak düşürücü sürenin aksine BK.nun 140 ncı maddesi uyarınca zamanaşımı def'inde bulunulmadığı sürece hakim, zamanaşımını kendiliğinden dikkate alama. Davalı İnan Sigorta AŞ. Zamanaşımı definde bulunmadığı halde onun hakkındaki davanın da zamanaşımına uğradığından bahisle reddedilmesi doğru değildir.
2-Ayrıca, trafik kazalarından doğan sorunlulukta zamanaşımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109/1 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, motorlu araç kazalarından doğan tazminat talep yeri, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yık ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Davalı Faruk vekili, trafik kazasının 28.7.1996 tarihinde meydana geldiğini, davanın ise 2.10.1998 tarihinde açıldığını belirterek süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Davacı vekili ise, 28.5.1997 tarihinde davalı hakkında icra takibi yapıldığını itiraz üzerine takibin durduğunu ve BK.nun 133/2 nci maddesi uyarınca zamanaşımının kesildiğine davanın süresinde açıldığını ileri sürmüştür. Mahkemece, anılan takip dosyası getirilerek takip tarihi, takip borçlusunun itiraz tarihi dosyada herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı ve bu hali ile icra iflas kanununun 87 nci maddesinin 1 ve 4 ncü fıkraları da gözönüne alınarak takip dosyasının zamanaşımını kesip kesmediği tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiren zamanaşımı ve hak düşürücü süre kavramları karıştırılarak yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.5.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.