Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/3243
Karar no: 1999/5170
Tarih: 14.06.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
 
Taraflar arasındaki davanın Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 30.12.1998 tarih ve 1996/600-1998/1142 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendi k ten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin merkezi Amerika Birleşik Devletlerinde bulunun D. Shoe Company ile aralarında imzalamış oldukları 11.01.1993 tarihli sözleşme gereğine, DEXTER marka ev dışı ayakkabıların ve tekstil ürünlerinin Türkiye'de ve KKTC.de ki tek temsilcisi ve distiribütörü olduğunu, davalı firmanın hiç bir haklı nedene dayanmaksızın DEXTER markalı ürünlerin mağazalarında satışını yaptığını ileri sürerek davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tesbitine, menine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin söz konusu ayakkabıları ithal yoluyla getirdiğini, davacı ile imalatçı firma arasındaki anlaşmadan haberdar olmadığını davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma,dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporlarına nazaran, davacının Dexter Shoe Company firmasının Türkiye'de tek yetkili temsilcisi olduğunu, "Dexter" markalı ürünlerin satış ve pazar payını artırmak için faaliyetlerde bulunup, masraf yaptığı, davalının imalatçı firma dışında başka bir firmadan temin ettiği ürünleri pazarlamasının haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle davacının haksız rekabetle ilgili taleplerinin kabulü ile davalının Dexter markalı ayakkabıları satışının önlenmesine, elde edilen ayakkabılardaki "Dexter" markalarının sökülmesine, bunun mümkün olmaması halinde ayakkabıların imhasına, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde doğru bir sonuca varılabilmesi için somut olayın markalar hakkındaki K.H.K. ve haksız rekabet kuralları karşısındaki durumun incelenmesi gerekir.
556 sayılı K.H.K. nin 9/11" maddesinin (c) bendinde, markayı taşıyan malın ithali veya ihracının, münhasıran marka sahibine ait bir yetki olduğu gösterilmiştir. Dolayısıyla bu markanın aynı ya da benzeri olan bir işareti taşıyan malların bir başka kişi tarafından ithali ya da ihracı, ilke olarak marka hakkına tecavüz teşkil edecektir (K.H.K. 61/a). K.H.K. nin 9/11 maddesinin (c) bendi ile Türk iç pazarına hiç sunulmamış olan malların ithali veya ihracının marka hakkına tecavüz oluşturacağı kabul edilmiştir münhasır lisans pazarına ithal Marka sahibi veya onun izni ile tek satıcı veya hakkı sahibi tarafından markalı emtia Türk iç pazarına ithal edilip sunulmasından sonra aynı markalı malın 3 . kişiler tarafından yurt dışından ithali halinde durumun ne olacağının tartışılması gerekir.
556 sayılı K.H.K. nin 13/1 ve bu maddenin mehazı olan 39/104 Sayılı Yönerge'nin 7.1 maddesinde "marka sahibi tarafından veya onun izni ile markayı taşıyan malların piyasaya sunulmasından sonra marka sahibi, markanın bu mallarla ilgili olarak kullanılmasını yasaklayamaz" hükmü getirilmiştir. Buna uygulamada ve yasal düzenlemede marka hakkının tüketilmesi kavramı denilmektedir. Bu ilkenin uygulanabilmesi için yukarıda da değinildiği üzere tescilli markayı taşıyan malların marka sahibi tarafından veya onun izni ile Türkiye'de piyasaya sunulmuş olması gerekir. Markalı malların Türkiye'de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi, bu malları yurt dışına satar (veya yurt dışında menşe ülkeden başka bir ülkede üretirse) bunların üçüncü kişiler tarafından yurt dışından satın alınarak Türkiye'ye ithaline (parallel import) engel olamaz. Aynı ilke yabancı markayı taşıyan malların Türkiye'de tek satıcısı (münhasır lisans sahibi) durumunda olan ve marka sahibinin izniyle bu markayı adına tescil ettirmiş bulunan kişi bakımından da geçerlidir. Ancak, K.H.K. nin 13/11 maddesi uyarınca marka sahibi, malların piyasaya sunulmasından sonra üçüncü kişiler tarafından başka ülkelerden ithalinden sonra değiştirilerek veya kötüleştirilerek malın özgün niteliğinin değiştirilerek ticari amaçla kullanılması halinde bunu önleme yetkisine sahiptir (Bak. Prof. Dr.Sabih Arkan, Marka Hakkının Tüketilmesi, Prof. Dr.Ali Bozer'e Armağan sh . 202 vd).
Bu ilkelere göre, davacı gözlükleri ile ayniyet arz eden örjinal vasıfta olup taklit olmayan ayakkabılar, kanuni prosedüre uygun olarak menşe ülkesinden başka ülkelerde üretilip o ülkelerden Türkiye'ye ithal edilmesi halinde, ithalatçı tarafından satılması veya ithalatçı firmadan fatura karşılığı satın alınıp satışa arz edilmesi halinde 556 sayılı K.H.K- nin 9/II,c maddesi uygulanmayacaktır.
Türkiye'de veya yurt dışında taklidi imal ve ithal edilip satılan veya yurt dışından orjinal ithal edilmekle birlikte Türkiye'de değiştirilerek veya kötüleştirilerek malın özgün niteliğinin değiştirilmesi, kanuni prosedüre uygun olmayarak ithal edilip yurda kaçak sokulması halinde ve elde bulunan orjinal emtianın ne şekilde bulundurulduğunun kanıtlanmaması durumunda bu eylemler marka hakkına tecavüz teşkil edecektir.
Nitekim yukarda sözü edilen grup muafiyet tebliği hükümlerinin 3 ncü maddesinde de getirilen muafiyetin, tek elden satım anlaşmalarında taraf olanlar yani (sağlayıcı) ile (tek elden dağıtıcı) ilişkisi bakımından getirildiği açık bir şekilde hükme bağlandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu tebliğe yanlış anlam verilerek, tebliğ kapsamında kalmayan davalı üçüncü kişi bakımından uygulanması da isabetli görülmemiştir.
Durumun tek satıcılık veya münhasır lisans sözleşmesi bakımından özelliklerine gelince; burada özellikle Tek Satıcılık kavramı üzerinde de durmak gerekir. Öğretide benimsendiği üzere tek satıcılık sözleşmesi yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen , çerçeve niteliğinde ve sürekli bir sözleşmedir. Bu sözleşme ile yapımcı ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü artırmak için faaliyette bulunmayı yükümlenir (Bak. Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C.1/1, A n k.1985 sh. 27 vd.)  Tek satıcılık sözleşmesinde kural olarak edimler ve yükümlülükler bu sözleşmenin tarafları arasında yani yapımcı ile tek satıcı arasında karşılıklı olup, üçüncü kişilere herhangi bir yükümlülük getirmez. Zira, tek satıcıya o bölgedeki tekel hakkını tanımak ve bu olanağı sağlamak yapımcıya düşen bir akdi yükümlülük olmaktadır, ü halde, tek satıcının bu hakkını 3. kişilere karşı haksız rekabet yolu ile koruması kural olarak mümkün değildir. Ayrıca, tek satıcının Türkiye'de reklam yapmak suretiyle pazar sağlaması, tamir, bakım sağlaması da Türkiye'de aynı malı yasal yollardan menşe ülkesinden başka ülkelerden ithal edip satan kişilerin haksız rekabet kuralları uyarınca men edilmesine neden teşkil etmez.
Dava konusu olayda da davalı taraf, davacı tarafından lisans sözleşmesine dayanarak yurt içine ithal ederek pazarladığı yukarıda markaları anılan ayakkabıların aynısının (orijinalinin) yurt içine yasal düzenlemeye uygun olarak ithal edildiğini ve kendisinin de buna dayalı olarak piyasaya sürerek satış yaptığını savunduğuna göre, mahkemece yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda araştırına ve inceleme yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda yazılı gerekçelerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.6.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini