 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E : 1999/2458
K : 1999/4372
T : 24.05.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SİGORTALI ARACIN HASARLANMASI NEDENİYLE TAZMİNAT
ÖZET : Sigortalı araçtaki hasarın, poliçede belirtilen ve güvence altına alınan rizikolardan meydana gelmediğinin ispatı yükü sigortacıya aittir.
Riziko gerçekleştikten sonra ihbar yükümlülüğü yerine getirilmezse, sigortalı araçtaki hasarlardan dolayı açılan tazminat davasında ispat yükü sigortalıya ait olur.
Taraflar arasındaki davanın Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 17.12.1999 tarih ve 1998/145 -1999/789 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin suresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı vekili; davalı sigorta şirketine kasko sigortalı aracının hafif yağışlı ve kaygan yolda yokuş aşağı seyir halinde iken, yol kenarına hatalı şekilde park eden dava dışı sahsa ait ticari otoya çarptığını, kaza nedeniyle oluşan hasar tazminatının davalı şirketçe ödenmediğini ileri sürerek; 205.117.330.- lira'nın ihbar tarihinden itibaren %80 oranında reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; kazanın iddia edilen yer ve zamanda olmadığını büyük olasılıkla teminat dışı kalan bir nedenle aracın hasarlandığını, davacı tarafın gerçeğe aykırı beyanda aykırı beyanda bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın reddi ile birleşen davada müvekkilin borçlu olmadığının tesbitine karar verilemesini istemiştir.
Mahkemece; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre davacının aracının motor kaputunun orta kısımlarında hasarın yoğunlaşmış olduğu, bunun park halindeki ticari araçtaki hasar ile uyuşmadığı, bu nedenle davacı aracındaki hasarın bu çarpmadan dolayı oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava; davalı şirkete kasko sigortalı aracın hasarlanması nedeniyle istenilen tazminata ilişkindir. Mahkemece, bilirkişi raporuna itibar edilecek, sigortalı araçtaki hasarın trafik kaza tutanağında belirtilen oluşa ve sigorta aracın çarptığı iddia edilen ticari araçtaki hasara uygun düşmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacının iddiası ve davalı sigorta şirketinin savunması TTK.'nun 1281/2 ve 1292 son maddelerindeki düzenlemelere temas etmektedir. TTK.'nun 1281/2.maddesine göre genel olarak sigortalı araçtaki hasarın, poliçede belirtilen ve güvence altına alınan rizikolardan meydana gelmediği iddiasının ispatı yükü sigortacıya aittir. TTK.nun 1292/son maddesine göre ise riziko gerçekleştikten sonra ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemesine
İlişkindir. TTK. 'nun 1292/son maddesinde değinilen konu ile ilgili Dairemizin yerleşik uygulaması ihbar yükümlülüğü yerine getirilmediğinde sigortalı araçtaki hasarlardan dolayı açılan tazminat ispat yükünün sigortalıya ait olduğu yolundadır. Somut olayda tarafların iddia ve savunmaları yukarıda belirtilen yasa. maddelerine temas ettiğine göre; öncelikle ispat yükünün taraflardan hangisine ait olduğunun saptanması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş makina mühendisi, sigortacı ve trafik uzmanını bilirkişi kurulu oluşturularak, trafik kaza tutanağındaki olay yeri bilgileri, kazaya karışan her iki aracın teknik ve fiziki özellikleri, sigortalı aracın hızı ve çarpma noktası gözönünde tutularak rapor düzenlettirilmeli, alınan rapora göre olayın yasal çerçevesi belirlenip, kanıt yükünün kime ait olduğu saptanmalı ve dosyadaki mevcut deliller de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmekte olup, yazılı gerekçeyle denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyizine gelince; birleşen davada sigorta şirketi sigortalısına poliçeden kaynaklanan herhangi bir borcunun olmadığının tesbitini istemiş ancak, birleşen dava hakkında herhangi bir karar verilmemiştir. Mahkemece asıl davanın sonucuna göre birleşen dava hakkında da bir karar verilmesi gerekir iken, bu dava hakkında karar verilmemiş olması da birleşen davanın davacısı yararına bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen davanın davacısı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçların istekleri halinde temyiz eden taraf vekillerine iadesine, 24.05.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.