 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/1587
Karar no: 1999/3441
Tarih: 03.05.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Uşak 2.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 16.10.1997 tarih ve 1995/333 -1997/1086 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde davalıların kooperatifin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olduğunu ve kooperatifin 02.04.1989 günü yapılan genel kurulunda ibra edilmediklerini, kooperatife verdikleri zararlardan ötürü fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan davada kooperatif zararının ( 74.525,506.-) lira olarak belirlendiğini, bu arada davalıların ceza mahkemesinde yargılanıp ceza aldıklarını, açılan kısmi davanın kabulle sonuçlandığını ileri sürerek, bu davada (72.525.506.-) lira'nın 02.04.1989 tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar Hüseyin ve İzzettin vekili zamanaşımı nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, sadece ceza davasına müdahale etmenin tazminat davası zamanaşımını kesmeyeceği, gerek yasal ve gerekse ceza zamanaşımı dolmuş olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Davacı kooperatifçe, davalılar yönetim ve denetim kurulu üyelerinin kooperatifin zararına neden oldukları ileri sürülerek, bu zararın davalılardan tahsili talep ve dava edilmiştir. Böyle bir durumda 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollamasıyla, TTK. 'nün 359. Maddesi de gözönüne alındığında, her. yönetim ve nemde denetim kurulu üyeleri hakkında dava açnu zamanaşımı süresinin TTK.'nün 309/son maddesinde öngörülen sürelere tabi olacağı tartışmasızdır. Anılan madde hükmü uyarınca sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu eylem cezayı gerektirir ve Ceza Kanunu'na göre, cezası daha uzun zamanaşımına tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o zaman aşımı uygulanır. Somut olayda davalı yönetim kurulu üyeleri olan H.Çankaya, İ.Karataş, F.Besci, Ş.Üztop ve O.Topaç haklarında görevi ihmal iddiasıyla ceza davası açılıp, kooperatifçe davaya müdahil olarak katılındığı ve mahkemece verilen mahkumiyet hükmünün, temyize konu işbu tazminat davasının açılmasından sonra 04.04.1996 tarihinde kesinleştiğinin belirlenmesine ve adı geçen davalıların fiillerinin suç teşkil ettiği anlaşıldığından olayda TTK.'nün 309. maddesinde öngörülen ceza zaman aşımı süresinin uygulanmasının gerekmesine göre, adı geçen yönetim kurulu üyesi davalılar hakkındaki davaların zamanaşımına uğradığından bahisle reddi doğru görülmemiştir.
2-Kabule görede, davalılardan H.Çankaya ve İ.Karataş haricindeki davalılar tarafından zamanaşımı definde bulunulmamasına rağmen tüm davalılar hakkındaki davaların zamanaşımı nedeniyle reddi doğru görülmemiş ve açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.05.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.