 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1999/1578
Karar No : 1999/6000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 18.11.1998 tarih ve 1996/322-1998/1025 sayılı kararınYargıtay incelemesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 29.6.1999 günde davacılar avukatı M... ile davalılar avukatı V... gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacılar, davalı şirketin 5601/80.000 ve 1600/80.000 oranında hissedar olduklarını, davalı şirketin bir kısım dava dışı şirketler ile birlikte Kuveyt'te elektrik santralı inşaatı işini aldıklarını, ancak, savaş nedeniyle işin tamamlanamadığını, zararların Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile giderilmesi cihetine gidildiğini, ancak, kendilerinin şirket genel kurul toplantılarına davet edilmediğini, yapılan araştırmada paylarının diğer davalı A.. paylarına eklendiğinin ve isabet eden kar paylarının şimdilik N... için 350.000.000 lira ve H... için 100.000.000 lira kar payı alacağının tahsilini talep ve dava etmişler, birleşen davada da, davacılar vekili, müvekkillerinin hisse devri için yetki ve vekaletname verilmediği halde pay defterine davacılara ait hisselerin A..'a devredildiğinin yazıldığını bu şekilde yapılan işlemin batıl ve yok hükmünde olduğunu ileri sürerek üyelikten çıkarma ile ilgili yönetim işlem ve kararlarının yok hükmünde olduğunun ve davacıların şirket ortaklığının devam ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında, davacıların 30.12.1991 tarihinde hisselerini devrederek her türlü ilişkilerini kestiklerini, aradan geçen 5 yıla rağmen hiç ilgilenmediklerini, rakip firmalar ile işbirliği içinde girdiklerini, iyiniyetli olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya toplanan delillere bilirkişi raporuna nazaran, davalıların cevap dilekçesinde davacıların ortaklıklarını kabul ettiği, ancak hisselerini devrettiklerini savunduğu, esasen, davacılara hisse devreden V... 'un 1989-1991 tarihlerindeki genel kurullara iştirak etmiş olup, bilirkişi raporundan sonra davacıların hiç ortak olmadığı şeklindeki savunmaların yersiz olduğu, davacıların hisselerini devri veya satışı olmadığı bu itibarla davacıların ortak olduklarının tespiti gerektiği, dağıtımına karar verilen 1991-1992 yılları karının 505.319.508 lira olup davacılara hisseleri oranında kar payı ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne davacı N...'un 5601/80.000, diğer davacı H... 'ın 1600/80.000 oranında davalı şirket olduklarının tespitine, davacı Nevru B...'un 35.378.682 lira ve diğer davacı H...'ın 10.106.390 lira kar payına iliştin talep ve davalarının kabulü ile bu meblağların dava tarihinden yürütülecek %57 ve değişen oranlardaki reeskont oranındaki temerrüt faizi ile davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, anonim şirket ortaklığının tespiti ve kar payı alacağının tahsiline ilişkin olup, davalılar vekili gerek cevap dilekçesi ve gerekse yargılama boyunca, esasa davacıların usulüne uygun kazanılmış bir ortaklık haklarının bulunmadığını, isimlerinin pay defterine yazılmış olmasının ise, bir formaliteden ibaret olduğunu savunmuştur. Gerçekten de, böyle bir davada evvelemirde davacılar ortaklık haklarını nasıl elde ettiklerini geçerli delillerle kanıtlamak zorunda olup, davacıların sırf pay defterinde adlarının yazılı olması ortaklıklarının kabulü ile yeterli değildir. Hatta, asıl dava ile birleştirilen ortaklığın tespiti davası yalnız şirkete karşı yöneltilmiş olup, öncelikle davacılardan iddia ettikleri payların halen kimin elinde olduğunun açıklattırılması ve gerektiğinde ilgilerinin de davada taraf haline getirilmesi için davacılara önel verildikten sonra işin esasının incelenmesine geçilmelidir.
Bu durumda mahkemece, davacılara iddia ettikleri payların halen nerede olduğunun açıklattırılması, şayet üçüncü kişi veya kişilerde ise onların da davada taraf olmalarının sağlanması için davacılara süre verilmesi, yine davacılara iddia ettikleri ortaklıklarını nasıl elde ettiklerine dair delil ve belgelerinin sorulması ve davalıların da bu yöndeki delillerinin toplandıktan sonra, şirketin ilk kuruluşundan itibaren paylarının ve ortaklıklarının ve dava tarihine kadar hisse devirlerinin anasözleşme hükümleri de gözardı edilmeden nasıl gerçekleştiği, genel kurullara katılımların nasıl gerçekleştiği hususunda uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacıların ortaklık haklarının bulunup bulunmadıklarının tespiti ve buna göre de, talep edebilecekleri kar payı miktarının belirlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Kabul şekline göre de, yargılama sırasında davacılarca karşı çıkılmayan davalı tarafın zamanaşımı savunması hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemeside isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1 ve 2 nolu bentlerde) açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, taktir olunan 65.000.000 lira vekillik ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.6.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.