 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/1378
Karar no: 1999/3213
Tarih: 26.04.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 12.8.1998 tarih ve 1997/1248-1998/2333 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olup, adres değişikliğinin müvekkiline bildirilmemesi nedeniyle davacı ile kooperatifin bağlantısının koptuğunu, kooperatif adresinin tesbitinden sonra üyeliğin tesbiti istemi ile açılan davada müvekkilinin usulsüz olarak üyelikten ihraç edildiğinin öğrenildiğini ileri sürerek müvekkilinin ihracına ilişkin usulsüz yönetim ve genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının ihracına dair alınan kararların yasa ve anasözleşmeye uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacı tarafından üyeliğin tesbiti istemi ile açılan davanın "eda davası açılabilecek durumlarda tesbit davası açılamayacağı" gerekçesiyle reddedildiği, anılan dava dosyasında yapılan yargılama sırasında 6.5.1997 tarihinde ihraç kararının öğrenildiği, 1163 sayılı Yasanın 16 maddesinde belirtilen üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra işbu davanın açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, kooperatif üyeliğinden ihracına dair verilen yönetim kurulu kararının iptalini istemiştir.
Çıkarma kararına ıttıla hali, çıkarma kararının iptali davasını açmak için başlangıç olamaz. Her ne kadar 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16 ncı maddesinde ortaklıktan çıkarılma kararının çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere on gün içinde notere tevdi edileceği hüküm altına alınmış ise de, noter aracılığıyla tebligatın geçerlilik koşulu olduğuna dair herhangi bir hüküm maddede bulunmamaktadır. Bu madde, hem yönetim kurulu kararıyla ve hem de yönetim kurulu ve genel kurulun çıkarılma kararı aleyhine itiraz davası açabilmesi için çıkarılan ortağa tanınan sürenin kendisine yapılacak tebligatla başlayacağının hüküm altına alınması ile yetinilmiştir. Yani, çıkarılan ortağın çıkarılma kararı aleyhine itiraz davası açabilmesi için maddede yazılı hak düşürücü süre kendisine tebligat yapılmasıyla başlayacaktır.
1163 sayılı Kooperatif Kanunu'nun 16 ncı maddesinin 3 ncü fıkrası gereğince davacının davalı kooperatif ortaklığından çıkarılmasına ilişkin yönetim kurulu kararını ne noter aracılığı ile ve nede başka bir yolla kendisine tebliğ edildiği dosya kapsamından anlaşılamamıştır. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, başka bir dava dosyasındaki yargılama sürecinde çıkarma kararına davacı vekilinin ıttıla tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü ile hak düşürücü sürenin geçtiği düşüncesiyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.04.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.