 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/1061
Karar no: 1999/3101
Tarih: 22.04.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 02.07.1998 tarih ve 1998/400 -1998/692 sayılı kararın Yargıtay'ca incelen m esi davacı ve davalı Ziraat Bankası vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Seyfi Çizmeci tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili müvekkilinin Almanya'da bir süre çalışıp Türkiye'ye döndüğünü, emeklilik yaşının dolmasını müteakip 02.12.1995 tarihinde Alman Sosyal Güvenlik Kuruluşuna müracaat ettiğinde emeklilik sigortasına yatırılan primlerin 08.10.1982 tarihli kararla iade edildiğinin ve emeklilik sigortasının iptal edildiği hususunun bildirildiğini, davalı Merkez Bankasının Ankara Şubesince 11.461,40 DM tutarındaki havalenin Ziraat Bankası Merkez Şubesine 02.12.1982 tarihinde devredildiği şeklinde cevap verildiği, Merkez Bankası ve Ziraat Bankası tarafından müvekkiline havale ile ilgili bir ihbarda bulunulmadığını ve davalı bankaların ödeme yapmaya yanaşmadıklarını ileri sürerek 11.461 DM'ın davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir,
Davalı Merkez Bankası vekili zamanaşımı definde bulunmuş ve söz konusu havale tutarının 02.12.1902 tarihinde davalıya ödenmek. üzere Ziraat Bankası Merkez Şubesine devredildiğini, müvekkiline husumet yoneltilemeyeceg.ini, Alman Sigorta Kurumunun 08.10.1982 tarihli yazı ile prim iadesinden davacıyı haberdar ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Ziraat Bankası vekili, bankanın havale talimat namesine göre şubelere gelen havaleler için aynı gün ihbarname gönderilip, bir ay içinde başvurmayan lehdara ikinci ihbarname gönderilip 15 günlük süre verildiğini böylece birbuçuk ay içinde ödenmeyen havalelerin iptalen iadesinin sağlandığını, ilgili kayıt ve evrakların süresi 10 yılı geçtiğinden saklanmadığını ve bankada bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosyadaki kanıtlara göre; davalı Merkez Bankası vekilinin zamanaşımı itirazı süresinde olmakla, bu davalı yönünden BK'nun 125 ve 128 maddeleri gereği 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, ayrıca defter ve kayıtların 10 yıllık yasal saklama süresi dolmuş olmakla, davalı Merkez Bankası'nın havale tutarını Ziraat Bankası'na 02.l2.l982 tarihinde devretmesinden sonraki dönemle ilgili akıbeti kanıtlama imkanı da bulunmadığı, diğer davalı Ziraat Bankası'nın da Devlet Bankası olması ve hesapların belirli süre takipsiz bırakılması karşısında hazineye devredilmesi olgusu da nazara alındığında ve ayrıca 10 yıllık saklama süresi dolan evrakların ibrazının mümkün olmadığı, davacının geç müracaat etmesinden doğan kusuru nedeniyle davalı Ziraat Bankası'nın savunmasını kanıtlamasının beklenmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalı Ziraat Bankası vekili temyiz etmiştir.
1-Davalı Ziraat Bankası vekili hükmü temyiz etmiş ise der, temyiz dilekçesi usulüne uygun olarak, harçlandırılmadığı gibi temyiz defterine de kayıtlandırılmadığından bu davalının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyizine gelince;
Bankalar Kanunu'nun 36. maddesinde; bankalarda takipsiz bırakılan mevduat, emanet ve alacakların 10 yıllık sürenin dolması halinde Merkez Bankasına devredilmesi ve bu banka tarafından da tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na gelir kaydedilmesinin usul ve esasları düzenlenmiştir. Havale alacakları da bu madde kapsamına girmektedir. Buradaki zamanaşımı süresi özel bir düzenleme olup; dava konusu uyuşmazlıkta Borçlar Kanunu'nun 125. maddesindeki genel zamanaşımının somut olayda uygulanmaması gerekir. O halde Mahkemece Bankalar Kanunu'nun 36. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekir.
Öte yandan havale tutarının davalı Ziraat Bankası'na intikal ettirildiği kanıtlandığına ve bu bankanın havale bedelini ödediğini veya iade ettiğini somut olara k iddia ve ispat edemediğine göre, havaleyi kabul edene bankanın yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği üzerinde durulmadan kusurun davacıda olduğundan söz edilerek yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş ve hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerden davalı Ziraat Bankası vekilinin temyiz dilekçesinin reddine. 2. Bendde açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine 22.04.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.