 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/9829
Karar No : 1999/1826
Tarih : 04.03.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Konya Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek, verilen 21.10.1998 Tarih ve 221-13/7 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin annesi ile davalı arasında süper hayat sigortası yapıldığını ve menfaatter olarakta müvekkilinin gösterildiğini, sigortalının vefatından sonra davalıya müracaat edildiğini ancak ödemenin yapılmadığını, murisin kansere yakalandığını ölümünden önce bilmediğini ileri sürerek 500.000.000 lira alacağın ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, poliçedeki prim artışının 1996 yılına kadar %30 artışla ödendiğini, müvekkilinin bu artışın enflasyonun altında kaldığından bahisle, sağlık durumları yerinde olduğu takdirde artırabilineceğini tüm sigortalılarına bildirdiğini, sigortalının prim artışı yaparken hastalığını bildiğini ancak müvekkiline bildirmediğini, bunu ancak rizikonun gerçekleşmesinden sonra öğrendiklerini, bu halde cayma mümkün olmadığından, poliçe genel şartları 2.maddesi uyarınca sözleşmenin geçersiz hale geldiğinden, müvekkilince %30 üzerindeki artışların kabul edilmeyerek, %30 üzerinden hesaplanan 20.584.000 lira veraset vergisinin bankaya yatırıldığını, 87.603.738 liranın davacıya havale edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia,savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davacının miras bırakanının gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu ispat edilemediği gibi davalınında sigortadan cayma hakkını kullanmamış bulunması nedeniyle davanın kabulü ile 500.000.000 liranın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar)yükümlülüğü ile ilgili TTK.nün 1290.maddesi hükmü mal sigortalarına ilişkin olmakla birlikte yerleşmiş Yargıtay uygulaması ile birlikte hayat ve kaza sigortalarında da uygulanmaktadır. Bu nedenle sigorta ettiren sigortacıya doğru bilgi vermekle yükümlü bulunmaktadır. Rizikonun gerçekleşmesinden önce sigortacı bilginin yanlış verildiğini öğrendiği takdirde aynı
hüküm gereğince sigortacıya sözleşmeden cayma hakkı tanınmıştır. Cayma hakkının kullanılmadığı halde ise bu hak düşer ve sözleşme hükümlerini doğurmaya devam eder. Dava konusu olayda ise, rizikonun gerçekleşmesinden önce sigortacı bu hususu öğrenmiş değildir. Ancak hastanelerden gelen belgelerle ve rizikodan sonra sigortacı bu hususu öğrenmiştir. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra sözleşmeden cayma esasen mümkün olmaz. Böyle bir durumda sigortacıya sözleşmeye koyacağı hükümle yada BK. genel hükümlere dayanarak savunma hakkını koruyabilecektir. Nitekim, dava konusu olayda da genel şartların 2.maddesine konulan hükümle, ihbarın gerçeğe aykırılığı. bir hükümle sabit; olduğu takdirde poliçenin dolayısıyla sözleşmenin hükümsüz hale geleceği kararlaştırılmıştır. Yine sözleşmenin devamı sırasında rizikonun ağırlaştırılmasını gerektirecek değişiklik gerçekleşmiş ise ve sigortacı öğrenmeden rizikoda gerçekleşmiş ise, sigortacı artık fesih hakkını kullanamaz. Hayat sigortası Genel şartlar C.3.3 maddesi uyarınca sigorta bedeli alınan prim ile alınması gereken prim miktarı oranına göre indirim yapılarak ödenir.
Sigorta ettiren primini 18.10.1996-97 döneminde artırmıştır. Dosyada bulunan 9.9.1996 günlü SSK doğumevi raporu, 19.8.1997 tarihli S. Üniversitesi Tıp fakültesi Hastanesinin raporundan sigortalının over kanseri olduğu, 27.3.l998 tarihli davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere ölüm nedeninin de över kanseri olduğu tartışmasızdır. Sigortalının hastalığının seyrine ve gördüğü tedavinin niteliğine göre kendisinin kanser olduğunun bilmesi asıldır. Dosyaya da bunun aksine delil davacı tarafından sunulmamıştır. ü halde, mahkemece sigortacının kabulü gibi 18.10.1996-18.10.1997 artışı dikkate alınmadan, yaptırılacak uzman bilirkişi incelemesi ile davacının alacağı sigorta tazminatı tesbit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.03.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.