 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/9506
Karar No : 1999/708
Tarih : 09.02.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki Ankara Asliye 4.Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 25.2.1998 tarih ve 380-98 sayılı kararın Yargıtay incelemesi duruşmalı olarak davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 9.2.1999 günde davacılar avukatları Münir ve Selma ile davalı asil Metin geldiler, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden duruşma için belirlenen 9.2.1999 günde hazır bulunan davacı avukatları dinlendikten temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Harun Kara tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin ürettiği içki, kavanoz, meşrubat şişesi gibi camdan yapılmış bir defalık kullanıma mahsus m dönüşümsüz malların kullanımdan sonra atıldıkları yerlerden davalılardan Metin tarafından toplanıp tekrar diğer davalılara satıldığını cam eşyanın sağlık koşullarına aykırı olarak yeniden kullanılması ve mamullerin ikinci kullanımlarda patlaması nedeniyle üretici ve pazarlamacı firma olan müvekkillerinin itibarını zedelediğini, ayrıca müvekkillerinin pazar payını daralttığını, bu hususun haksız rekabet olduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespit ve menine, şimdilik bir milyar maddi ve bir milyar lira manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Metin cevabında, mesleğinin hurdacılık olup, boş ve kırık şişeleri toplayıp satmasında yasaya aykırılık bulunmadığını, kaldı ki, bu hususta davacılardan A.. Cam San.A.Ş nin kendisi ile 1.11.1996 tarihli sözleşmeyi imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia ve .savunmaya, toplanan delillere nazaran, haksız rekabetten söz edebilmek için ortada, haksız bir davranış, korunacak bir hak ve buna haksız bir tecavüz ve zarar unsurlarının gerçekleşmesi gerekli olup, davacılar tarafından üretilip pazarlanan ürünlerin dönüşümlü kullanıma tabi olmadıkları, bu şekilde kullanılıp atılmış cam ürünlerin toplanıp değerlendirilmesini engelleyen bir yasal düzenleme bulunmadığı, kaldı ki, davacılar ile davalılardan Metin arasında ürünlerin toplanması hususunda sözleşme bulunduğu, cam kapların hijyenik olmaması halinde davacıların değil, bu cam kapları yeniden kullanıp pazarlayan üretici firmaların zor durumda kalacağı, bu itibarla haksız rekabet koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, TTK.nün 56. ve müteakip maddelerine dayalı haksız rekabetin tespit ve menine ilişkin olup, anılan yasanın 56 ncı maddesi hükmüne göre, iktisadi rekabetin objektif iyiniyet kurallarına aykırı her türlü suistimali haksız rekabettir. TTK.nün 57/10 maddesi hükmüne göre, rakipler hakkında da cari olan kanun, nizamname, mukavele yahut mesleki veya mahalli adetler ile tayin edilmiş bulunan iş hayatı şartlarına riayet etmemek, haksız rekabet oluşturduğu gibi, esasen anılan yasanın 56 ncı maddesi ile hakime, çevreye, zamana ve günün ekonomik koşullarına intibak edebilen geniş ve değişik bir kıstas verilmiş bulunmaktadır. Kanunun gayesi, iktisadi sahada doğruluk ve dürüstlük esaslarının ihlalini önlemek olup, bu husustaki genel kaide TTK.nün 56 ncı maddesinde düzenlenmiştir. Yine, anılan yasanın 58 nci maddesinde de. iktisadi bakımdan zarar görenlerin yanında böyle bir tehlikeye maruz bulunanların dahi, haksız rekabet davasını açabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davacılar, üretip pazarladıkları bir defaya mahsus kullanımlık cam kapların davalılardan Metin tarafından atık yerlerinden toplanarak diğer davalılara satıldığını ve diğer davalılarca da yeniden kullanıldığını, bu hususun, ekonomik yönden zarar verdiğini, itibarlarının zedelendiğini, iyiniyet kurallarına da aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Davacılar tarafından üretilip pazarlanan cam kapların bir defalık kullanmaya mahsus üretilip pazarlandığı, kullanılmış boş kapların davalı Metin tarafından toplanarak diğer davalılara tekrar pazarlandığı hususları ihtilafsız olup, uyuşmazlık bu eylemin haksız rekabet olup olmadığından toplanmaktadır. Bir defa, kullanılmış cam kapların toplanıp tekrar piyasaya arz edilmesinin davacılar pazar payını daraltacağı ve dolayısıyla zarara uğrayacakları muhakkaktır. öte yandan, 560 sayılı KHK.nin 19. maddesi gereğince çıkarılan Atık Yönetmeliğinin 1,4,7,9 uncu maddeleri ile çevreye zarar verebilecek katı atıklarla ilgili
üretim, depolama gibi bazı faaliyetler denetim ve gözetim altına alınmış ve 10.madde ile de çevre kirliliğini önleme bakımından bazı geri dönüş kotaları belirlenerek uyulmaması hali bazı yaptırımlara bağlanmıştır. Esasen, bunu temin için de bir kısım davacılar, davalılardan Metin ile 1.11.1996 tarihli protokolü imzalamıştır. Anılan protokol hükümleri ile de, davalı Metin toplayacağı atık cam kapları belirlenen bedel ile tekrar davacılara satmayı kabul ve taahhüt etmiştir.
Bu durumda davacıların. davalı Metin'e karşı böyle bir dava açmakta hukuki menfaati bulunduğunun ve davalının dayandığı protokol hükümlerine dahi bizzat kendinin aykırı davrandığının kabulü gerekir.
Diğer davalılar yönünden ise, üzerlerinde üretici firması belli olan ve bir defa kullanmaya mahsus cam kapları bilerek daha ucuza mal etme çabasındaki bu davalılar eylemleri de genel olarak iktisadi rekabetin suistimali olduğu gibi, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4.maddesi gereğince, bir defa kullanıma mahsus cam kapların tekrar kullanımı nedeniyle üretici ve pazarlamacı firmaların sorumlu tutulabileceği nazara alındığında, böyle bir dava açmakta davacının hukuki yararı bulunduğu kabul edilerek, mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler gözardı edilmeden işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, duruşmada vekil ile temsil olunan davacılar yararına takdir olunan 30.000.000 TL vekillik ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.02.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.