 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/9159
Karar No : 1999/3087
Tarih : 22.04.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki İstanbul Asliye 6.Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 16.6.1998 tarih ve 1997/169-1998/1168 sayılı kararın Yargıtay incelemesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 20.4.1999 günde davalı avukatı Saniye gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. dava dosyası için Tetkik Hakimi Hüseyin Çiftçi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve 'tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin yöneticisi olduğu sırada inşaatların süresinde bitirilmesi için mevcut aidatların yeterli olmadığından kooperatife borç para verdiğini, buna karşılık çekler aldığını, yine kooperatiften alacaklı olan bazı şahıslara bizzat ödeme yaparak çeklerin müvekkiline temlik olduğunu davalı hakkında takip yapıldığını davalının itirazı üzerine icra tetkik merciince takibin iptal edildiğini davalı kooperatiften çeklerden dolayı (1.147.000.000) lira asıl alacak 461.696.000 lira faiz olmak üzere 1.608.696.000 liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; Davacının kooperatif yönetim kurulu başkanı olduğunu Kooperatifler Kanunun 59. maddesine göre kendi kendini alacaklı gösteremeyeceği. çeklerin keşide tarihlerinin yönetim kurulu üyeliğinin bittiği tarihten sonraki bir tarihi taşıdığını, TTK. 334 maddesine aykırı olduğunu, icra tetkik merciinde haklı olduklarının anlaşıldığı davacının borç para verdiğine dair kooperatif kasasına giriş yapılmadığını çeklerde hem borçlu olarak hemde alacaklı olarak davacının gözükemiyeceğini, kooperatif borç paraya ihtiyacı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece. iddiaya, savunmaya, toplanan delillere bilirkişi raporuna göre, davacının yönetimde bulunduğu dönemde kooperatife borç para vermesinin asıl iştigal konusu dışında tali bir muamele olduğu, faizsiz olması nedeniyle kooperatif yasasına aykırı işlem olmadığı bu işlemin ansözleşmenin 74. maddesi kapsamına girmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 1.147.000.000 liranın dava tarihinden itibaren %30 ticari faizi ile (faiz oranında değişikliklerin aynen uygulanması) davalıdan tahsiline fazla isteğin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1163 sayılı Koopratifler Kanunu'nun 59/6 ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 45. maddeleri uyarınca, kooperatif yönetim kurulu üyeleri kendileri ile ilgili işlemlerin görüşüldüğü yönetim kurulu toplantılarına katılamazlar ve oy kullanamazlar. Oysa. davalı kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olan davacı kooperatife daha önce ödünç verdiğinden bahisle 9.3.1996, 30.1.1996 6.3.1996 6.4.1996 günlü yönetim kurulu toplantılarına ve kararlara katılmıştır. Kooperatif Anasözleşmesi'nin 48/1. maddesine göre toplantı nisabı yönetim kurulu üyelerinin yarıdan fazlası olan ikidir. Davalı kooperatifçe, söz konusu kararlara yönetim kurulu başkanı sıfatıyla katılan davacının bu tarihlerden önce ortaklıktan ayrılması nedeniyle yönetim kurulu üyelik sıfatını kaybettiğini ileri sürdüğüne göre, öncelikle bu iddianın araştırılarak çeklerin düzenlenmesine dayanak oluşturan yönetim kurulu kararlarının geçerli olup, olmadığının saptanması gerekirken, bu husus üzerinde durulmaması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davacı, davalı kooperatife ödünç nakit verdiğini iddia ettiğine göre, bu iddianın ispatı davacıya düşer. Böyle bir ödünç verme olgusunun da kesin delillerle ispatı gerekir. Bu bakımdan ödünç olarak verildiği iddia olunan paranın kooperatif kasasına girip girmediğinin kooperatif kayıtları incelettirilerek belirlenmesi eğer bu husus kesin olarak saptanmıyorsa, davacının davalıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, 30.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.04.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.