 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/9098
Karar No : 1999/764
Tarih : 11.02.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 4.6.1998 tarih ve 9-521 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi H. Hüseyin Çiftçi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 10.4.1995 tarihinde hayat sigorta poliçesi tanzim edildiğini, 1996 yılı Haziran ayında müvekkiline Kanser teşhisi konulduğunu, bilahare ameliyat olduğunu sigorta poliçesine göre, müvekkiline iyileştirme tazminatı ödenmesi için davalı şirkete yapılan başvuruya, sağlık konusundaki beyanların doğru olmadığından bahisle tazminat ödenmiyeceği ve poliçenin iptal edildiğinin bildirildiğini ileri sürerek (809.384.400) lira tedavi giderinin olay tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının sağlık beyanındaki bilgilerinin gerçek dışı yanıltıcı ve eksik olduğu, sözleşmeye aykırı davrandığı poliçenin tanziminden önce mevcut olan hastalığını sakladığını, yanlış beyana muttali olununca yasal süre içinde iptal hakkının kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddiaya, savunmaya toplanan delillere göre, davacının 10.4.1995 tarihinden önce şeker hastası olduğunu, davalının kesin olarak 20.8.1996 tarihinde davacı dilekçesi ile öğrendiği cayma hakkını 4.9.1996 tarihinde ( l aylık süre içinde) kullanıldığının saptandığı poliçe genel şartları C. 2 maddesinde gözönüne alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Hayat Sigortası Genel Şartlarının "sözleşmenin yapılması sırasında beyan yükümlülüğü" başlığını taşıyan C. 2 maddesinin 2.2. bendinde aynen, gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci, sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmaması veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlüğünü ihlali halinde sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içerisinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşme yürürlükte tutularak 8 gün içerisinde prim fazlasını talep edebilir. Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko, sigortacı durumu öğrenmeden önce veya cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için gerçek süre içinde gerçekleşirse tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.
Olayda, davacı sigortalı, beyan formunu doldururken aralarında, şeker hastalığının da bulunduğu sayılan hastalıklardan dolayı şikayetinin olmadığını beyan etmişse de, muayene olduğu doktorun ismini bildirmiştir. Dava dışı Prof.Dr.Olcay Gedik'in reçete ve hasta durumunu belirleyen yazılarından verilen iki ilacın çok kısa sürede kandaki şekeri düşürmesi nedeniyle ilacın birisi tedaviden kaldırıldığı, kontrol altında tutulması için Diamicron tablete devam ettirildiği anlaşılmaktadır. Hastane yazılarında da bu durum bellidir. Davacının böyle bir durumda şeker hastalığı beyanına hayır demesi, onun kasıtlı olarak gerçek dışı beyanda bulunduğunu göstermez. öte yandan davacı ameliyat olduktan sonra belgeleriyle birlikte 1.8.1996 tarihinde tazminat talebiyle davalıya müracaat etmiş olup müracaat belgeleri arasında, bulunan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 5.6.1996 tarihli konsültasyon istek formu ve 10.6.1996 tarihli hasta çıkış özelinde hastanın bir yıldır günde bir tablet şeker hastacı ilacı olan Diamicron kullandığı yazılıdır. Sigorta şirketi sigortalılarının şeker hastası olduğunu ve gerçek dışı beyanda bulunduğunu bu belgeleri inceleyerek öğrenmiştir. Ancak sözleşmeden cayıldığını, poliçenin iptal edildiğini davacıya 4.9.1996 tarihli yazı ile bildirmiştir ki poliçe genel şartlarının C.2 maddesinin 2.2 bendinde belirlenen bir aylık sürede cayma hakkını kullanmadığından 2.3.bendine göre cayma hakkının düştüğünün kabulü gerekir. O halde taraflar arasındaki poliçenin geçerliliğinin kabulü ile davacının isteyebileceği tazminat miktarının saptanması ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.02.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.