 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/8506
Karar No : 1999/52
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davanın Çarşamba 1.Asliye Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 23.06.1998 tarih ve 13-223 sayılı kararınYargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı, davalı şirkete sigortalı süt ineklerinden 3 tanesinin 13.08.1997 günü öldüğünü, veteriner hekim tarafından düzenlenen ölüm raporunun 18.08.1997 günün PTT aracılığı ile davalıya bildirilmesine rağmen sigorta bedelinin ödendiğini ileri sürerek 567.000.000.- lira'nın ihtar tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 19.08.1997 tarihinde ahir koşullarının uygun olmaması nedeniyle poliçenin iptal edildiğinin davacıya bildirildiğini, TTK'nun 1292 maddesinde öngörülen 5 günlük süre içerisinde rizikonun müvekkiline bildirilmediğini, çifte sigortanın söz konusu olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, tanık beyanları ve dosya kapsamına göre davalı şirkete sigortalı davacıya ait ineklerden üçünün 13.08.1997 günü öldüğü, durumun davalı şirkete 22.10.1997 tarihinde resmen bildirildiği, TTK'nun 1292 maddesinde öngörülen 5 günlük ihbar süresine uyulmadığından davacının tazminat hakkını kaybettiği, 5 günlük süreye uyulması konusunda kasıt ve kusursuzluğun davacı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hayvan hayat sigorta poliçesi ile sigortalanan sığırların ölmesi nedeniyle sigorda bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Rizikonun gerçekleşmesi halinde uygulanacak usuller TTK'nun 1292 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, sigorta ettiren kimse sigortanın taallük ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren beş gün içinde sigortacıya haber vermeğe mecburdur. Bu hüküm, maddenin son fıkrası ile birlikte değerlendirildiğinde, beş günlük sürenin hak düşürücü süre olmadığı sonucuna varılmaktadır. Sigorta ettiren, ihbar yükümlülüğünü kasten yerine getirmemişse tüm sigorta haklarını TTK'nun 1292/son maddesi uyarınca kaybeder. İhbar yükümlülüğü kasden değilde, kusur sonucu yerine getirilmemişse ve bu durum hasarın artmasına neden olmuşsa, o zamanda yine aynı madde hükmü uyarınca sigortanın ödeyeceği sigorta tazminatı sigorta ettirenin kusuru oranında indirilmesi gerekecektir.
Bu açıklamalardan sonda, somut olaya gelince;
Davalı şirkete sigortalı sığırların bir kısmının 13.08.1997 tarihinde öldüğüne dair veteriner hekimin rapor düzenlediği, davalı şirketin sigorta tazminatını ödemeyeceğine dair gönderdiği 08.09.1997 tarihli yazıdan, davacının davalı şirkete 22.10.1997 tarihinde değil, 08.09.1997 tarihinden önce ihbarda bulunduğu, davacının geç ihbarda bulunmasında kasdının varlığına dair delil bulunmadığı, kaldı ki TTK'nun 1292/1 maddesinde yazılı beş günlük ihbar süresinin hak düşürücü nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece ışın esasına girilerek, tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.01.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.