 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/5216
Karar No : 1998/6295
Tarih : 6.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HAKEDİŞ ÜCRETLERİ ( Yerel Mahkemenin Bozmadan Sonra Önceki Kararla Bağlı Kalmaksızın Çelişikliği Kaldırmak Kaydıyla Vicdani Kanaatine Göre Karar Verebilmesi )
- KISA KARAR ( Yerel Mahkemenin Bozmadan Sonra Önceki Kararla Bağlı Kalmaksızın Gerekçeli Kararla Çelişikliği Kaldırmak Kaydıyla Vicdani Kanaatine Göre Karar Verebilmesi )
- GEREKÇELİ KARAR ( Yerel Mahkemenin Bozmadan Sonra Önceki Kararla Bağlı Kalmaksızın Kısa Kararla Çelişikliği Kaldırmak Kaydıyla Vicdani Kanaatine Göre Karar Verebilmesi )
1086/m.382,388,389,428,430
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesince verilen 19.2.1998 tarih ve 763-71 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili ile davalı O.. İnş AŞ vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 6.10.1998 gününde davacı avukatı Bülent A... ile davalı avukatı Atilla Y... ve Bahadır K... gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında turistik tesis inşası ile ilgili verilecek hizmetlere ilişkin imzalanan 1.8.1988 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, ancak hakedişlerin ödemediğini ileri sürerek, (1.338.412.538) lira hakediş bedeli ile ( 3.995.165.508 ) Lira yoksun kalınan karın dava tarihinden itibaren ilk ay için %15, izleyen aylar için %20 aylık faizi ile sözleşmeyle kararlaştırılan (750.000.000) lira cezai şartın reeskont faiziyle birlikte davalı Otek AŞ.den, birleşen davada ise ( 2.919.200.000 )lira ücret alacağının sözleşme faiziyle ve ( 500.000.000 )lira munzam zararın faiziyle birlikte anılan davalı ve Kaplan Otel Paradise'den tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı O... AŞ vekili, sözleşmenin feshi için açılan dava sonucunun beklenilmesi gerektiğini, davanın dayanaksız olduğunu savunmuştur.
Davacı tarafın sonradan feragat ettiği birleşen davanın diğer davalısı davaya cevap vermemiştir.
Asıl davanın kabulüne dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 4.11.1997 tarihli ilamı ile ( kısa ve gerekçeli kararın çelişik olduğu ) gerekçesi ile bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki sözleşmelere protokole ve bilirkişi raporunda yanılarak, 16.3.1994 tarihli ikinci sözleşmeyle ortadan kaldırılan 1.8.1988 tarihli sözleşmede öngörülmüş bulunan cezâi şart ve kar yoksunluğunun istenemeyeceği, davacının ilk sözleşme gereği bazı işler yaptığı ve davalının mal varlığında artış meydana getirdiği, yeni sözleşmede o güne kadar yapılan işlerin bedelinin ödendiği veya herhangi bir bedel ödenmeyeceği konusunda hüküm bulunmadığından bilirkişice hesaplanan ve mübrez belgelerle de doğrulanan ( 1.338.412.538 )liranın ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak, asıl davanın kısmen kabulü ile ( 1.338.412.538 ) liranın 1.9.1991 tarihinden itibaren ilk ay için %15, izleyen aylar için %20 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir...
Kararı, davacı vekili ile davalı O... AŞ vekili temyiz etmişlerdir.
1-Dairemizin 4.11.1997 tarih ve 1997/8372 Esas,1997/7778 Karar sayılı bozma ilamı ile mahkemece verilen 26.6.1997 tarihli hükme ilişkin kısa ve gerekçeli kararlarda hüküm altına alınan faiz türü konusunda girilen çelişik uygulama haline münhasır olmak üzere bu noktadaki çelişkiyi gidermek üzere, önceki kısa ve gerekçeli kararların faiz bölümü ile ilgili yönlerine bağlı kalınmaksızın ve bu çelişikliği gidermek üzere vicdani kanıya göre yeniden bir karar verilmesi gereğine işaret edildiği halde, bozma kapsamına ve bozmaya ışık tutan 10.4.1992 tarih ve 1991/7-1992/4 sayılı içtihadı Birleştirme Kararına yanlış anlam verilerek, bozma dışında kalan diğer yönlere ilişkin ilk hüküm unsurlarının büyük ölçüde değiştirilerek bozma konusunun ve düşülen çelişki sınırlarının aşılması suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairemizin anılan bozma ilamı çerçevesinde yeniden karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma biçimi ve nedeni karşısında tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma içeriği nedeniyle tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine, 30.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 6.10.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.