 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/5137
Karar No : 1998/4782
Tarih : 23.6.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
6762/m.768
Taraflar arasındaki davadan dolayı Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 14.11.1997 tarih ve 270-931 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için tayin edilen 16.6.1998 tarihinde davacı avukatı H.H.Ö. gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonra bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin İspanya'ya ihraç edilmek üzere davalının acentesi bulunduğu "M/V B." gemisine yüklenmek için konulduğu konteynerin gemiye yüklenmemesi nedeniyle, alıcı tarafından siparişin iptal edildiğini, uğranılan zarardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek 868.708.800 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, donatanın acentesi sıfatı ile hareket eden müvekkiline doğrudan husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın husumetten ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece; navlun sözleşmesinin davacı ile dava dışı taşıyan arasında yapıldığı, davalının taşıyanın acentesi olduğu, davalı acentenin yükleme kusurunun navlun sözleşmesinin ihlali niteliği taşıdığı ve mala herhangi bir zarar verilmediğinden haksız fiil hükümlerine dayalı bir sorumluluğun söz konusu olmadığı sonucuna varılarak, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davalı vekili gelmediğinden duruşma vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, 773.900 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 23.6.1998 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
: Davacı, dava dilekçesinde, davalı acentenin kişisel kusuruna dayanarak, acente aleyhine tazminat davası açmış bulunmaktadır. Davalı savunmalarında, dava dışı taşıyıcının acentesi olduğunu ve kişisel kusuru bulunmadığını ve ayrıca, kendisine husumet düşmeyeceğini ileri sürmüştür.
Taraflar arasında, davalının, dava dışı taşıyıcının acentesi olduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Yasal kural olarak, acentenin aracılık ettiği veya sözleşme yaptığı hallerde, bu işlemler dolayısıyla çıkacak uyuşmazlıklarda, acente müvekkili namına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da, aynı sıfatla dava açılabilir.
Davacı ise, işbu davada, davalı acente aleyhine; acentenin kişisel kusuruna dayanarak, tazminat davası açmış bulunmaktadır. Kanımızca, bağımsız tacir yardımcısı olan acente aleyhine, kişisel kusura dayanılarak, dava açılabilir. Sayın çoğunlu, yerel mahkemece esastan red edilen kararın, doğru olduğu sonucuna varmış ve yerel mahkeme kararını onamıştır. Bu durumda, husumetin davalıya düştüğü ve fakat iddianın ispat edilemediği sonucuna varıldığını kabul zorunluğu ortaya çıkmaktadır.
Uygulamada ve Dairemizce de tartışmasız kabul edildiği üzere, husumete ilişkin uyuşmazlıklarda, her şeyden önce bu husumet itirazının incelenmesi gerekir. Davacı, gerek dava dilekçesinde ve gerekse yargılama aşamalarındaki iddialarda, davalı acentenin kişisel kusuruna dayanmıştır. Davacı iddialarında, "konteynerin unutulduğunu ve taşımanın geciktirildiğini" öne sürmüş ve bu hususla ilgili delillerini ibraz etmiştir. Mahkemece, ".... acentenin konteyneri kaptana teslim etmeyi unuttuğu ispat edilememiştir" denmekle beraber, bunun gerekçeleri bilirkişi raporuna yollama yapılarak vurgulanmıştır. Bilirkişi raporunda ise, davacının delilleri yeterince belirtilmemiştir. Kaldı ki, taraf delillerini değerlendirmek ve hukuki yorum ve takdir yapmak mahkemeye aittir. şu halde, davacı tarafın, bu yöne ilişkin delilleri yeterince değerlendirilememiş bulunmaktadır.
Az önce de açıklandığı gibi, öncelikle husumetin davalıya tevcihinin doğru olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Davacının idiasına göre, acentenin kişisel kusuruna dayanıldığından, husumetin davalıya düştüğünün kabulü zorunludur. Nitekim, mahkemece, işbu dava esastan red edilmiştir. O halde, dava da husumetin doğru yöneltildiği ortaya çıkmıştır. Bu durumda, davacı delillerinin esastan değerlendirilmesi gerekir. Kanımızca, davacı delilleri yeterince değerlendirilememiştir. Özellikle, konteynerin gemiye yüklenmediği anlaşılmasına göre, davalı acentanın kişisel kusurunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda beri açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın esastan incelenip red edildiği anlaşıldığından, husumetin davalıya tevcihi doğrudur. Ancak, davacı delilleri esas yönden yeterince değerlendirilmediği ve kanımızca toplanan delillere göre davalının kişisel yönden kusurlu bulunduğu anlaşılmasına göre, sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.