 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E. 1998/2238
K. 1998/4054
T. 1.6.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
GENEL KURUL KARARLARI
KARAR YETER SAYISI
KARAR ÖZETİ: Davalı kooperatifin ana sözleşmesinde, genel kurul kararlarının, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yandan fazlasının oyları ile alınacağı öngörülmüştür. Ana sözleşmenin 11. maddesinin iptali için karar yeter sayısı oluşmadığı anlaşılmasına göre, anılan karar geçersizdir. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
(1163 s. Koop. K. m. 45, 51)
(818 s. BK. m. 18)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 7.11.1997 tarih ve 763-975 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı kooperatif yönetim kurulu vekili, davalı kooperatifin iki ayrı arsasından Sarıyer ve Cevizli'de yapılacak konutlar için üyelerin tercih hakkı kullanarak hangi semtten konut alacaklarını belirlediklerini, Cevizli'de 37 fazla konut olması nedeniyle sadece Cevizli'de konutlara münhasır olmak üzere üye kaydedilen 37 ortağın, Sarıyer'deki arsaya da ortak edilmelerine dair 22.6.1996 tarihli genel kurulda alınan kararlardan 11. maddenin karar nisabına uygun olarak alınmadığı gibi diğer üyelerin kazanılmış haklarının ihlali niteliğinde olduğunu ileri sürerek 11. maddenin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif denetim kurulu adına denetçiler Fahrettin ve Fahri tarafından verilen yanıt dilekçesinde, ortaklıkta eşitlik prensibinin esas olduğu, 37 ortağın salt Cevizli 'deki arsa yönünden ortaklığa kabulleri diğer üyelerden fazla giriş aidatı alınarak kaydedildiklerini, kararın usulsüz olmadığını savunmuşlardır.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, Cevizli'de yapılacak konutlardan konut verilmek koşuluyla üyeliğe kabul edilen 37 ortağın aynı arsadan konut edilen 232 üye ile aynı koşulda ortak alındıkları, Sarıyer'deki konutların henüz yapılmadığı, bu arsa üzerinde öncelikle tercihini bu arsayı kullanan 66 ortağa konut verileceği, artan arsanın da kalan tüm ortaklara birlikte değerlerinin bölüştürüleceği bu suretle yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurullarına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davalı kooperatifin dosyada mevcut arasözleşmesinin 33/2. maddesine göre, "Genel kurulda kararların, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınacağı" öngörülmüş bulunmaktadır.
22.6.1996 tarihli genel kurul toplantısının, iptali istenilen 11. maddesinin oylamasında 76 kabul oyu kullanılmıştır. Genel kurul 163 ortağın katılımıyla toplandığına göre karar nisabı 83 tür. Anasözleşmenin 33/2. maddesinde öngörüldüğü üzere, genel kurulda alınan kararın yeter sayısı bu maddeye göre oluşmamıştır. Anılan maddenin uygulama biçimi, YHGK. nun 20.3.1996 gün ve Esas No : 1995/11-1113 Karar No : 173 sayılı kararda gösterilmiştir (Bkz. Gönen Eriş, Uygulamalı Kooperatifler Hukuku, 1998 Ankara, s. 837 vd). Bu durumda, 76 oyla alınan karar geçersizdir. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 'nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 1.6.1998 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davalı kooperatif ana sözleşmesinin 33. maddesi hükmüne göre, genel kurul toplantı nisabı ortak sayısının 1/4'ü olup, kararların ise, hazurun cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile oluşabileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Görüldüğü gibi gerek toplantı, gerekse karar nisabı yönünden 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 45 ve 51. maddeleri ile anasözleşme hükümleri arasında bir fark bulunmamaktadır. Farklılık sadece anasözleşmede yer alan (hazurun cetvelinde imzası bulunanların) kaydından kaynaklanmaktadır.
Acaba anasözleşmeye konulan bu kayıtla Yasanın 51. maddesinde anasözleşmeyle. öngörülen ağırlaştırılmış nisab mı amaçlanmıştır? İlk bakışta oran ağırlaştırılması bulunmadığına göre, bundan sözetmek mümkün değildir. 0 zaman, bu kayıt başlı başına nisabı ağırlaştırma amacına yönelik olarak mı, sözleşmeye konulduğunun tesbiti gerekmektedir. Kooperatif genel kurulunun asgari toplantı nisabı sayısı ile toplanması halinde, yani ortak sayısının 1/4'ü ile genel kurulun toplanması durumunda karar nisabı da bu orana göre belirecek sayının' yarıdan fazla olacağına göre, yasada öngörülen asgari ortak sayısı ile karar alınabileceği sonucu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. O halde, anasözleşmenin anılan hükmünde ilke olarak karar nisabını ağırlaştırma amacı bulunmamaktadır.
Bu durum karşısında dava konusu genel kurulda alınan karar bakımından ana-sözleşmede yer alan (hazurun cetvelinde imzası bulunanların) kaydının hangi amaçla kurulduğunun yorumlanması gerekmektedir. Bilindiği üzere BK. nun 18. maddesinde lafzi yorum terkedilmiş, tarafların gerçek iradesini ortaya çıkaracak amaca uygun yorum kuralını getirmiştir. Ayrıca çağdaş hukukda, bu yorum metodun yanında, terüddüt halinde yorum yapılırken hukuki işlemi batıl kılacak yorum yerine, onu geçerli hale getirecek yorum tarzının tercih edildiği (güven ilkesi) nin de dikkate alınması gerektiği benimsenmektedir (Bkz., Prof. Dr. S. Sulhi Tekinay, Tekinay Borçlar Hukuku, 5. Bası, İst. 1985 sh. 193 vd.;, Prof. Dr. F. Necmeddin Feyzioğlu, borçlar Hukuku, st. 1976, sh. 359, vd.; Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Ank. 1991, 4. Bası, sh. 565 vd.). Kooperatif genel kurullarında alınan kararların doğurduğu sonuçlar sadece ortalar arasında değil, yönetimin seçilmesine ilişkin hallerde kooperatifin üçüncü kişilerle olan ilişkisinde de hüküm ifade edeceğine göre, kooperatif anasözleşmesinin anılan maddesinin yorumlanmasında güven ilkesinin dikkate alınması daha da önem kazanmaktadır. Aksi halde, anasözleşmede yer alan bu kaydın bu biçimde yani lafzi olarak yorumlanması halinde kooperatif genel kurullarında alınan kararların yıllar sonra batıllığı ileri sürülerek iptali sağlanacak ve kooperatiflerin üçüncü kişilerle olan ilişkileri dahi hükümsüz hale getirilebilecektir. Bu yorum tarzı işe yukarıda değinilen güven ilkesine ters düşmektedir.
Bunun dışında kooperatif genel kurullarının toplantı şekil ve usulleri de bu yorumda dikkate alınması gerekir. Bilindiği üzere hazurun cetveli genel kurul taplantısına iştirak eden ortaklara toplantıya katıldıklarını imzaları ile tasdikine imkan veren bir belgedir. Ancak, bu belgede imzası bulunanların toplantıyı sonuna kadar izlemelerini ve kararlara katılmalarını zorlayacak bir yasal veya sözleşmesel düzenleme de mevcut değildir. Toplantıya başlangıçta katılan ortakların, daha sonra toplantıyı terketmeleri, toplantı nisabını etkilememesi kaydı ile mümkündür. Bu durumda genel kurul toplantı ve karar nisabını toplantının başlangıcındaki hazurun cetvelinde imzası bulunan ortak sayısı ile değişmez yani statik bir kavram olarak kabul edilmesi, kooperatif uygulaması bakımından hem hayatın olağan akışına ters olması, hem de yasal bir dayanağı bulunmaması nedeniyle hukuken benimsenmesi zor olan bir görüştür. O halde, yukarıda açıklanan yasal ve olgusal özellikler dikkate alındığında genel kurul toplantılarında karar nisabının hesaplanmasında, her bir gündem maddesi görüşülürken o sırada genel kurulda hazır bulunan ortak sayısı asgari toplantı nisabını oluşturması ve bunların hazurun cetvelinde imzaları bulunması koşulları dikkate alınması gerekmektedir. Aksi halde, başlangıçta toplantıya katılan ortaklardan bir kısmının daha sonra toplantıyı terk etmeleri halinde ağırlaştırılmış bir karar nisap bulunmadığı halde ve toplantı nisabının mevcut olmasına rağmen karar nisabının mevcut olmadığı gerekçesiyle toplantının tatil edilmesi sonucu ortaya çıkacaktır ki bu kabul şekli kooperatiflerin bünyesi ile bağdaşması mümkün değildir. Nitekim dava konusu toplantıda bu sonuç ortaya çıkmaktadır.
Bu açıklamalar karşısında, dava konusu gündem maddesinin görüşülmesinde başlangıçta toplantıya katılan 163 ortaktan 87'sinin toplantıyı terkettiği ve geriye hazurun cetvelinde imzası bulunan ortaklardan 76'sı kaldığına göre, karar nisabında da 76 ortak sayısının dikkate alınması gerekmektedir. Anılan karar da bu sayının yarıdan fazlasını teşkil eden 76 ortakla alındığına göre, ortada gerek yasaya, gerekse ana-sözleşme hükümlerine göre geçerli bir karar mevcut bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.
Işıl ULAŞ Erol GÜVENER
Üye Üye