 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/1921
Karar No : 1998/3986
Tarih : 29.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İCRA TAKİBİNE İTİRAZ
YETKİSİZ İCRA DAİRESİ
KARAR ÖZETİ: Yetkili icra dairesince, davalı borçluya yeni bir ödeme emri tebliği etme yükümlülüğü yerine getirilmeden, geçerli ve yetkili İcra dairesinde yapılmış bir icra takibinden söz edilemez. Bu durumda, koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının reddine karar verilmelidir.
(2004. s. İİK. m. 50/2,67)
Taraflar arasındaki davadan dolayı (Bursa 4. Sulh Hukuk Mahkemesi)nce verilen 2.101997 tarih ve 361–1126 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakta dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalının maliki ve sürücüsü olduğu. K 9213 plakalı araç ile müvekkili şirkete kasko sigortalı araca tam kusurlu olarak çarparak zarar verdiğini, 64.911.428–TL hasar bedelinin 15.7.1994 günü sigortalıya ödendiğini, ödenen bu bedelin tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini iddia ederek, itirazın iptaline, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, icra dosyası ve bilirkişi raporuna göre, dava konusu trafik kazasında davalının 6/8, davacı sigortalısının 2/8 oranında kusurlu olduğu, sigortalı araçta 62.303.000 TL tutarında hasar olduğu, davanın kusur oranına düşen miktarın 46.727.000 TL olduğu, gerekçesiyle, davanın icra dosyasındaki 46.727.000 TL ve bu miktara ait faizin toplamı hakkındaki itirazının iptaline, icra inkar tazminatı ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere iş bu dava, icra takibine vaki itirazın iptali davası olarak açılmış bulunmaktadır. Böyle bir davanın dinlenebilmesi için ortada yetkili icra dairesinde mevcut bir icra takibi bulunmalıdır.
Bilindiği üzere icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra tetkik merciine ait olup, yine yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmişse alacaklı gerek gördüğü takdirde bu itirazın kaldırılmasını yine icra tetkik merciinden isteyebileceği İİK.nun 50/2 maddesi hükmü gereğidir. Yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edildiği durumda ise alacaktı icra tetkik merciine başvurmadan aynı Yasanın 67 nci maddesi hükmü gereğince itirazın iptali davasını mahkemede açmışsa, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisinin araştırılması ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değil ise borcun esasına karşı itirazın incelenmesine geçilerek hüküm kurulmalıdır. Böyle değil ise, yani icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılmıyor ise o zaman mahkemece borcun esasına yönelik itirazın incelenmesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın bu yönden reddine karar verilmelidir. Bu durumda alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağlayıp, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması sebebiyle itirazın iptali davası koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenmesi mümkün değildir.
Dava konusu olayda, davalı borçlu İstanbul İcra Dairesince çıkarılan ödeme emrine karşı yetkili icra dairesinin Bursa icra Dairesi olduğu yolunda yetki itirazınnda bulunmuş ayrıca borcun esasına da itiraz etmiş bulunmaktadır. Alacaklı davacı ise, itirazın iptaline ilişkin bu davayı Bursa Sulh Hukuk Mahkemesinde açarak davalı borçlunun icradaki yetki itirazının benimsemiş bulunmaktadır. Nitekim, dava dilekçesinde de yetki itirazına hiç değinilmemiş, sadece borçlunun borca vaki itirazının geçersiz olduğu ileri sürülmüş bulunmaktadır. Böyle bir durumda İstanbul İcra Dairesi'nde yapılmış olan icra takibi, yetkisiz icra dairesi olması itibariyle ortada geçerli bir icra takibi bulunduğundan söz edilemez. Zira, davacı alacaklı yetkili icra dairesinde davalı borçluya yeni bir ödeme tebliği ile yükümlü bulunmakta ve bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadır.
O halde, ortada geçerli ve yetkili yer dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut bulunmadığından koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde hiç durulmadan davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), bozma sebep ve şekline göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek bulunmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.5.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.