 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/1066
Karar No : 1998/3908
Tarih : 28.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesince verilen 6.11.1997 tarih ve 665-636 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.5.1998 gününde davacı avukatı Hasan H... gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukat dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin taşıma rizikolarına karşı davalı şirketin yetkili acentesine sigorta ettirdiği kamyonun başka araçla çarpışması sonucu hasarlanan yük değerinin tazmini için yapılan başvurunun mallara ait belgelerin davacı adına düzenlenmediği, oysa poliçenin davacı adına olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, sonradan girişilen ilamsız icra takibinin de davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, (450.000.000) TL.nin reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar açısındaki sigorta ilişkisinin mal olduğu, davacının başkasına ait mallara verdiği hasardan sorunluluğunun bu poliçeyle teminat altına alınmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece mübrez delillere ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, taraflar arasındaki nakliyat poliçesinin bir mali sorumluluk sigorta poliçesi olduğu hususunda hüküm bulamadığı, hasarlanan malzemeler de davacıya ait olmadığındanda TTK.nun 1264/2 ve 1265.maddeleri hükümlerine göre davacının taşımak için 3. kişilerden aldığı mallardan doğan hasar bedelini davalıdan isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıda da özet olarak açıklandığı üzere, davacı taşıyıcı olup, sigorta ettirmiş olduğu malların sahibi değildir. Ancak, davacı taşıdığı mallar yönünden sigorta yaptırmak istemiş ve davalı sigorta şirketinin yetkili acentesi de; bu istemi kabul ve fakat ayrıntılı bir açıklama yapmaksızın, nakliye sigortası yapmış ve bu sigortanın ilgili primini almış bulunmaktadır. Hernekadar sigorta yapılması için davacının yaptığı teklif üzerinde durulmam ş ve bu hususa ilişkin belge araştırılmamış ise de, davaya dayanak yapılan poliçenin, "sigortalının beyanına istinaden" yapıldığı anlaşılmıştır.
Sigorta sahasında deney ve uzmanlığı tartışılmayacak bulunan davalı sigorta şirketinin acentesi aracılığı ile yapılan bu sigortada, sigorta yapma teklifinin, sözü edilen acente tarafından sağlıklı biçimde ve sigortanın geçerli olacağı yönde değerlendirilerek, sigorta türünün belirlenmesi ve sigorta sözleşmesinin buna göre yapılması gerekir. Somut olayda, davacının amacı, taşıdığı mallar yönünden sigorta teminatına kavuşmaktır. Davacının taşıdığı mallar kendisine ait olmadığına göre, davacının sigorta yapma teklifinin davalı sigorta şirketinin acentesi tarafından sigorta sözleşmesinin geçerli olacağı biçimde değerlendirilmesi ve nakliye sigortası yerine "sorumluluk sigortasının" yapılması gerekirdi. Bu durumda, davalı sigorta şirketinin, rizikonun teminat dışı kaldığı savunmasına itibar edilemez.
Yukarıdan beri açıklanan bu nedenlerle, davacının sigorta teklifinin sorumluluk sigortası biçiminde ve sigortanın da, sorumluluk sigortası olduğunun kabulü ile işin esasına girilmesi tarafların hak ve yükümlülükleri ile sigorta primi tutarı ve genel olarak yapılması gereken sorumluluk sigortasının genel şartları ve sigorta bedeli limitleri düşünülerek sigorta teminat miktarının saptanması ve icra takibinden sonra açılan işbu davanın, bu çerçeve içinde değerlendirilerek gerekli kararın verilmesi icabederken, yazılı biçimde karar tesisi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davacı vekili için 30 milyon TL. duruşma vekillik ücretinin takdiri ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.5.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.