 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/10090
Karar No : 1999/692
Tarih : 09.02.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
F. Dilek ile A. L. Hayat Sigorta A.Ş. arasındaki davadan dolayı İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen ib.07.1997 gün ve 1002-714 sayılı kararı bozan Daire'nin 23.03.1998 gün ve 372-1988 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirkete hayat sigortası yaptıran muris M. Bora'nın hayatını kaybettiğini, sigorta tazminatının müvekkiline (1.373.400.000.-) lira eksik ödendiğini ileri sürerek, bu meblağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, tazminatın bir bölümünün doğarı tereddüt nedeniyle tayin edilen tevdi mahalline yatırıldığını ve saklı pay sahibi mirasçı dava dışı Rabia tarafından dava açılmış olduğunu, davaların birleştirilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairemizin 23.03.1998 tarihli ilamında belirtilen nedenlerle bozulmuştur.
Davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, Hayat Sigorta poliçesine dayalı tazminat alacağına ilişkin olup, dava dışı sigortalı Ali'nin davalı sigorta şirketine grup hayat ve ferdi hayat sigortası yaptırdığı ve lehdar olarak davacı annesini gösterdiği uyuşmazlık dışıdır. Sigortalının vefatı ile poliçe lehdarı davacının sigorta tazminatının kendisine ödenmesi için başvurduğu, ancak, bu arada, sigortalının eşi dava dışı Rabia'nın da mahfuz hissesinin ihlal edildiği gerekçesi ile davalı şirkete başvurması üzerine, doğan tereddüt nedeniyle davalı sigortanın mahkemeye başvurarak tayin ettirdiği tevdi mahalline, ödenmesi gerekli tazminatlar toplamının mahfuz hisseyi karşılayacak 1/4 oranında miktarını tevdi mahalline yatırdığı, bilahare, Rabia'nın tevdi mahalline yatırılan paranın kendine ödenmesini teminen İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığı, anılan mahkemenin 1996/164 Esas sayılı dosyasında görülen davada da, tevdi mahalline yatırılan paranın eş Rabia'ya ödenmesine karar verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu davada ise, poliçe lehdarı (anne) F. Dilek, sigorta tazminatının tamamının bu arada tevdi mahalline yatırılan miktarın da kendisine ödenmesini talep ve dava etmiş olup, davalının ısrarlı taleplerine rağmen, gerek poliçe lehdarı davacı (anne) ve gerekse eş Rabia'nın dava ettiği miktarların bir kısmı aynı olmasına rağmen mahkemece davaların birleştirilmesi cihetine gidilmeksizin yargılama sürdürülmüş, bu davada da tevdi mahalline yatırılan kısımda olan (343.350.000.-) lira'nın tekrar ve mükerrer olacak şekilde davalı sigortadan tahsiline karar verilmiştir.
Esasen, aralarındaki fiili ve hukuki irtibata göre bu davaların birleştirilerek görülmesi zorunlu iken bu yapılmamış ve eş, Rabia'nın açtığı ve lehine sonuçlanan dava kesinleştiğinden artık bu safhadan sonra birleştirme hukuken mümkün değildir. Ne var ki, davalının doğan tereddüt ve muaraza nedeniyle tevdi mahalli tayin ettirerek sorumluluğunu yerine getirmesine rağmen bu yanı paranın ayrı davalarda ayrı kişilere ödenmesine karar verilmesi de hukuken himaye edilemez.
Bu durumda mahkemece, Rabia tarafından açılan davada, tevdi mahalline yatırılan ve bu davaya da konu edilen (343.350.000.-) lira'nın Rabia'ya ödenmesine karar verilip kesinleştiği, o davada, işbu davanın davacısı F. Dilek taraf olmadığından aleyhine kesin hüküm teşkil etmeyeceği ve dolayısıyla poliçe lehdarı F. Dilek'in, Rabia aleyhine sebepsiz zenginleşme nedeniyle dava açabileceği nazara alınarak, (343.350.000.-) lira yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mükerrer tahsile imkan verecek şekilde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle dahi kararın davacı yararına bozulması gerekirken, davacı yararına Dairemizin 23.03.1998 tarihli ilamında yazılı nedenlerle sınırlı bozma yapıldığı anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme itirazlarının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, Dairemiz 23.03.1998/372-1988 sayılı ilamında belirtilen bozma nedenleri yanında, yukarıda açıklanan nedenlerle de kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 09.02.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.