 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/947
Karar No : 1997/1605
Tarih : 11.03.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Halil ile H. Sigorta A.Ş. vs. arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 16. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 8.4.1996 gün ve 100-229 sayılı hükmü onayan dairenin 25.11.1996 gün ve 4517-8203 sayılı ilamı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin aracını satmak için arkadaşı dava dışı Mahmut'a verdiğini, Mahmut'un aracı davalılardan N.Y.'ye haricen sattığını, satış bedelinin ödenmemesi nedeniyle icra takibine başlanıldığını, ancak bu arada aracı emaneten kullanan diğer davalı İbrahim'in kaza yaptığını, araç davalı şirkete kasko sigortalı olduğundan hasar bedeli dışında ibralaşma sağlandığını, davalının ise hasar tazminatını ödemediğini ileri sürerek (772.750.000) liranın reeskont faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, iş bölümü itirazı ile birlikte, davacının araç sattığından menfaatinin kalmadığını, öte yandan aracın hasarlı olarak sigorta ettirildiği savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairemizin 25.11.1996 tarih 1996/4517-8203 sayılı ilamı ile onanmıştır.
Davalılardan H. Sigorta vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davacının kayden maliki olduğu aracın, davalılardan N.Y.A. tarafından haricen satın alındığı ve N.Y.A.'dan emaneten alan diğer davalı İ.G.'nin sevk ve idaresinde iken kaza yaparak hasarlandığı ve yine söz konusu aracı İbrahim tarafından (lehdarı davacı olmak üzere) sigortalattırıldığı ihtilafsızdır. Davalı sigorta şirketi ise, poliçenin rizikonun gerçekleşmesinden sonra tanzim edildiğini savunarak, davalı İbrahim'in sigorta şirketine hitaben yazılmış tarihsiz yazılı ve imzalı beyanına dayanmıştır. İ.G. davalı olarak davada taraf haline getirilmiş ise de, davaya cevap vermediği gibi mahkemece de dinlenmesi yoluna gidilmemiştir.
Poliçenin, rizikonun gerçekleşmesinden sonra tanzim edilmesi halinde, geçerli bir poliçeden söz edilemeyeceği, sigorta teklifini veren ve bizzat primi ödeyerek aracı sigortalattıran İbrahim'in, "araca kazadan sonra sigorta ettirildiği" şeklindeki yazılı beyanı nazara alındığında, mahkemece, gerçeğin ortaya çıkması için, HUMK'nun 230 ve müteakip maddeleri gereğince, davalı İbrahim'in isticvap edilerek sorgulanması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekir.
2- Davalı sigorta şirketi vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Dairemizce işin esası hakkında bozma kararı verilmiş olmakla, bu defa, davalı sigorta vekilinin iş bölümüne ilişkin itirazlarının da incelenmesi gerekli olup, gerçekten de, davalı sigorta şirketi tacir olduğuna ve TT'nun 3. maddesi gereğince bu ticari müesseseyi ilgilendiren bütün muamele ve işlerin ticari işlerden olmasına, dolayısı il iş, bu ticari davanın ticaret mahkemesince görülmesinin gerekmesine göre, davalı sigorta vekilinin iş bölümü itirazının evvel emirde kabulü gerekirken yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken, Dairemizin 25.11.1996 tarihli ilamı ile onandığı anlaşıldığından, davalı sigorta şirketi vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, dairemiz onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün davalı sigorta şirketi yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı H. Sigorta Şt. vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 25.11.1996 tarih ve 1996/4517-8203 sayılı onama ilamının kaldırılmasına, kararın davalılardan H. Sigorta Şt. yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz ilam, temyiz peşin ve karar düzeltme harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.3.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.