 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:1997/9254
K:1997/9763
T:29.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 13 .Asliye Hukuk Mahkemesince verilen lû. 10. 1997 tarih ve 133-660 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalının maliki bulunduğu aracın müvekkiline kasko sigortalı araçla çarpışarak hasarlanmasına yol açtığını, olayda davalı yan sürücüsünün asli kusurlu bulunduğunu, sigortalıya hasar bedeli olarak 295.602.000-TL ödendiğini, davalı yanın kusur oranına 221.701.500-TL, nin tekabül ettiğini ileri sürerek, bu meblağın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili müvekkilinin kusursuz olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, olayda davalı yan sürücüsünün 6/8 oranında kusurlu bulunduğu bu kusur oranına tekabül eden hasar bedelinin 221.701.500-TL olduğu, raporun dosya kapsamına uygun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 221. 70l. 500-TL nin öderce tarihi olan 13.8.1996 tarihinden itibaren %57 reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, TTK.nün 1301 maddesi uyarınca, rücu alacağı istemine ilişkindir. Anılan yasa hükmüne göre, sigorta tazminatını ödeyen sigortacının zarara sebebiyet verenden sigorta ettirenin halefi sıfatıyla isteyebileceği tazminat miktarı, sigortalının isteyebileceği miktarla sınırlıdır.
Dava, özünde BK.nun 41. maddesi uyarınca, haksız fiile dayalı bulunduğundan, davalı yan kusur oranına tekabül edecek miktar kadar hasardan sorumludur.
Esasen Ceza dosyasındaki maddi olaylar hukuk mahkemesini bağlar ise de, hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin tesbit ve kabul ettiği kusur oranı ile bağlı değildir. Kaldı ki, davalı yan ceza dosyasına taraf olmadığı gibi, kusur oranına da, açıkça itiraz etmiş bulunmasına göre, kusur konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve sonucuna göre karar verilmek gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak yazılı biçimde ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.