 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/849
Karar No : 1997/3022
Tarih : 29.4.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.11.1996 tarih ve 317-560 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin ' edilen 29.4.1997 gününde davalı avukatı Ali B... ile davacı avukatı Cemalettin Ş.. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin hissedarı bulunduğu tarla niteliğindeki taşınmazın konut veya arsa tahsisi karşılığında davalı kooperatife devredildiğini, devir karşılığı taahhüdünü yerine getirmeyen davalının müvekkilini üyelikten ihraç ettiğini, ihracın kesinleşmesinden sonra davalı kooperatifçe müvekkiline çok cüzi bedel önerildiğini, halbuki müvekkiline hissesine tekabül eden (657) m2 lik arsanın iadesi gerektiğini ileri sürerek, bu miktarın hisse ile ilgili davalı adına oluşturulan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, ayın olarak konulan taşınmazın aynen iadesinin Yasa ve Anasözleşmeye göre mümkün olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, mübrez belgelere, kooperatif kayıtlarına ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı kooperatifin 23.6.1990 tarihli genel kurulunda üyelikten kendi iradesi ile çıkan ortaklara arsa tahsis edilebileceğinin kararlaştırıldığı ve bu karar doğrultusunda ayrılan üyelere 419,9 m2 arsa tahsis edildiği, dava tarihinde davalı kooperatifin üye sayısının (198), hisse sayısının ise (273) olduğu, muhtelif büyüklükteki bu parseller içindeki davacının hissesi ile aynı büyüklükte bir parsel bulunmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile davalı adına kayıtlı (11) parsel nolu taşınmazın 4199/4230 payının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz edilmiştir.
1-Yukarıda da özetlendiği gibi, davacı, 9.7.1988 tarihinde kooperatif ortaklığından ihraç edildiğini, emsali durumundaki ihraç edilen bir kısım ortaklara 23.6.1990 tarihli genel kurul kararı doğrultusunda arsa tahsis edildiği halde kendisine arsa tahsisi yapılmadığını ileri sürerek, ayni olarak koyduğu sermayeye karşılık, kooperatifçe taahhüt edilen arsanın adına tahsisini talep etmiş olup, mahkemece, emsal davada dairemizin verdiği bozma ilamı ve bu bozma ilamına göre yapılan bilirkişi incelemesi dayanak yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyada örneği mevcut emsal davalardaki Dairemiz bozma ilamında ise, davacının ayni sermaye koyarak ortak olduğu kabul edildikten sonra, ".... mahkemece, çıkan veya çıkarılan ortaklara ne şekilde bir uygulama yapıldığı, kendilerine arsa verilip verilmediği, davacıya da koyduğu ayni sermayeye karşılık arsa verilip verilmeyeceğinin incelenmesi ...." gerekçeleri ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece, anılan bozmaya uygun olarak iş bu davada yaptırılan bilirkişi incelemesi ile de, 23.6.1990 tarihli genel kurul kararıyla, kooperatiften kendiliğinden ayrılanlara arsa tahsis edilmesine karar verilip, fiili uygulamanın da bu yönde olduğu, bir başka deyiş ile, kooperatiften ihraç edilen ortaklara arsa tahsisine ilişkin bir karar olmadığı gibi, bu yönden herhangi bir fiili uygulamanın da bulunmadığı saptanmıştır.
Kooperatif ortaklığından ihraç edilenler ayrık tutularak, sadece, kooperatif ortaklığından kendi isteği ile ayrılanlara, koydukları ayni sermayeye karşılık arsa tahsisine karar verilmesi ve fiili uygulamanın da bu yönde olması, ortaklar arasındaki eşitlik ilkelerini zedeler nitelikte görülmediği gibi, yukarıda belirlenen tespitler doğrultusunda, emsal gösterilerek hükme dayanak yapılan Dairemiz bozma ilamı da, "davacının ayni sermaye koyarak ortak olduğu" dışında davacı yararına kesinleşmiş ve kazanılmış bir hak veya delil niteliğinde değildir.
Bu durumda mahkemece, ihracı kesinleşmiş davacının koyduğu ayni sermayenin, yani arsanın dava tarihindeki değeri tespit edilerek, bu miktardan yapılan genel masraflar düşüldükten sonra belirlenecek paranın tahsiline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
2-Yukarıda açıklanan bozma şekil ve sebebine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşmada vekil ile temsil olunan davalı yararına taktir olunan 9.000.000 lira vekillik ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.4.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.