 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/8431
Karar No : 1997/9359
Tarih : 18.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 5.6.1997 tarih ve 709-348 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereci konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili. müvekkilinin akçeli vecibelerini yerine getirmediğinden bahisle davalı kooperatifin 17.7.1995 gün ve 360 sayılı yönetim kurulu kararı ile ihraç edildiğini, ihraç kararının yasal olmadığını talep edilen miktarın fahiş olduğunu ileri sürerek ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacıya usulünce yapılan uyarılara rağmen borcunu ödemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddiaya, savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna göre; davacıdan 1 ve 2 ncı ihtarlarda 385.250.000-TL istenmiş iken, davacının gerçek borcunun (342.499.000) TL olduğu davacının menfi tesbit davası açmaması sebebiyle hiç bir edeme yapmayan ortakdan fazla para istenmesinin ihraç kararını geçersiz kılmayacağına ilişkin Yargıtay kararları var ise de, Yüksek Dairenin son kararında bu halin istenenle gerçek borç arasındaki çok cüzi miktar farklarına ilişkin olduğu dava konusu olayda (40.000.000) TL gibi askın bir farkın bulunduğu, kısmi ödeme ile ihraç müeyyidesinden kurtulması mümkün olmayan ortağın kendisinden istenen yüksek meblağları ödemek durumunda olmadığı, gerçek borçtan yüksek miktarda para talep eden ihtarlara dayanılarak alınan ihraç kararlarının geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının ihracına ilişkin 17.7.1995 tarih ve 360 nolu yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıda da özet olarak açıklandığı üzere, davacı ortağa gönderilen ihtarlardaki borç durumu gerçek olmadığı ve çok yüksek gösterildiği ve bu durumun yasaya aykırı olduğu benimsenerek, davalı kooperatifin aldığı çıkarma kararının iptaline karar verilmiş bulunmaktadır.
Davalı kooperatifçe en son olarak davacı ortağa 385.250.000- TL lik borcun ödenmesi için yapılan iki ihtarın tebliğine rağmen davacı ortak bu borçları ödemediği gibi, itiraz dahi etmemiş ve borcun tesbiti yönünden de bir tesbit davası açmamıştır. Davacı sadece, cava dilekçesinde borcun fahiş gösterildiğini ileri sürmüş ve kendisinin de ne kadar borçlu olduğunu açıklamamıştır. Bilirkişiden alınan raporda, davacının 342.495.000-TL borçlu olduğu saptanmıştır. Davacı taraf bu rapora son oturum da itiraz etmekle beraber, hiç bir gerekçe getirilmemiş ve borcunun ne miktar olabileceğini de yine açıklamamıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya mübrez delillere göre, davacının ortak olmasına rağmen kooperatife karşı borçlarını ödemediği bu nedenle ortaklıktan çıkarıldığı ve buna rağmen ödemelerini devamlı olarak aksattığı gözlenmiştir. Taraflar arasındaki bu parasal uyuşmazlık yönünden davacının, kendisine düşen gerekli özen de göstermediği anlaşılmıştır, revacının sonuç olarak en az 342.499.000-TL borçlu olduğu belirlenmiştir. Her ne kadar, kooperatifin gönderdiği ihtarlarda borç 385.250.000 TL. olarak fazla gösterilmiş ise de, bu borç miktarının fahiş sayılması mümkün değildir. Çünkü, davalı kooperatifçe gösterilen 43 milyon TL lik fazla miktar tüm borca göre %15 civarında bir fazlalık göstermektedir. Bu oranın fahiş sayılmaması gerekir Kaldı ki davacı fahişlik nedeniyle ödeme yapamadığına iddia etmemiştir. Şu halde davan kooperatifin gönderdiği ihtarların geçersiz sayılması düşünülemez. Dairemizin emsal kararının da, bu olaya uygulama olanağı yoktur. Bu nedenlerle, davacının uzun süredir borçlarını aksattığı ve en son gönderilen ihtarlarında, yasaya aykırılığı kabul edilemeyeceğine göre, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı biçimde Kabulü doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine 18.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.