 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:1997/8372
K:1997/7778
T:4.11.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında açılan davadan dolayı Ankara Asliye l. Ticaret Mahkemesince verilen 26.6.1997 tarih ve 687-341 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraflar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında üç yıldızlı bir turistik tesis inşası ile ilgili verilecek hizmetlere ilişkin olarak imzalanan 1.8.1988 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağmen hakedişlerinin ödenmediğini ileri sürerek, şimdilik hakediş ile ilgili olarak (1.338.412.538) TL'nin 1.8.1991 tarihinden, davalının haksiz tutumu nedeniyle mahrum kalınan kar nedeniyle (3.995.155.508) TL'nin dava tarihinden olmak üzere ilk ay için % 15 müteakip aylar için %20 aylık faizi ile ve sözleşme gereği tarihinden yürütülecek reeskont faizi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin feshi için açılan dava neticesinin beklenilmesi gerektiğini, savunarak reddini istemiştir .
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan davalının sözleşmenin feshi istemi ile ilgili ile sonuçlanmış olup, sözleşme gereği v e istem1erin subuta erdiği gerekçesi ile davanın kabulüne (1.538.412.538) TL nin 1.9.1992 tarihinden yürütülerek %15 ve müteakip aylar için % 20 davacının ile ilgili olarak ( 3.995 .165.508 ) TL. tazminatın 22,9.1992 dava. tarihinden yürütülecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-T.C. Anayasası yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsemiştir . Bunun anlamı yargılama açık olacak, yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir . Sonradan yazılan gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olması gerekir. Aksi halde yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve .mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Mahkemece verilen kısa kararda, "Davanın istek doğrultusunda kabulüne" denildiği halde, sonradan yazılan gerekçeli kararda bazı talep dışına çıkılarak temerrüt faizi başlangıç tarihi değiştirildiği gibi, sözleşme faizi olarak iki ay için %15 müteakip aylar için %20 faiz istendiği halde reeskont faizine hükmedilmiş olup, "davanın istek doğrultusunda kabulü" demek, davada talep edilen isteklerin harfiyen ve aynen kabul edilmesi demektir. Bu durumda, kısa karar ile gerekçeli karar farklı olduğundan, bir başka deyişle gerekçeli karar kısa karara uygun olmadığından evvel emirde, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 10.4.1992 gün ve 91/7-92/4 sayılı kararında da benimsendiği üzere, bozmadan sonra hakimin kısa karar ile bağlı olmayarak değişikliği kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre yeniden bir karar vermesi bakımından kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Yukarıda açıklanan bozma şekil ve sebebine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz istekleri halinde temyiz eden taraflara tarihinde oybirliğiyle karar verildi.