Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/3609
Karar No : 1997/5636
Tarih : 19.6.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.2.1997 tarih ve 1032-26 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayın edilen 17.6.1997 gününde davacı avukatı K.Fikret A... ile davalı avukatı Fatih Selim Y... gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmış. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Almanya'da bulunduğu sırada davalı ile 15.7.1993 tarihinde yurtdışı hastalık sigortaları sözleşmesi yaptığını ve sözleşmenin taraflarca onaylandığını, primlerin ödenerek kendisi ile eş ve üç çocuğunun her türlü hastalıklara karşı sigortalandığının oğlu Umut Ö...'ın sözleşmenin yapıldığı tarihte kan kanseri olduğunun açık bir şekilde söylenildiğini sigorta şirketinin bunu 23.7.1993 tarihli yazıları ile kabul ve teyit ettiğini, yapılan tedavi için tıp merkezleri ve kurumlara başvurularak harcama yapıldığını primin ödendiğini masraf giderleri olan (100.000)DM veya karşılığı olan (2.400.000.000} liranın %73 oranında faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde açılması gerektiğini, Alman Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının oğlunun hastalığını sakladığını, 134 mark prim karşılığı pahalı olan kan kanserinin tedavisinin üstlenmesinin ticari mantık ve hayatın genel akışı ile bağdaşmayacağını hastalığın 18.5.1993 tarihinde nüksettiği ve Kasım 1993'e kadar tedaviye devam edileceği bilindiği halde beyan edilmediğini, gerçeğe uygun beyanda bulunulmadığından sigorta sözleşmesinin batıl olduğunu ve yargılama sırasında uyuşmazlığın Alman hukukuna göre çözümlenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddiaya, savunmaya, toplanan delillere bilirkişi raporuna göre, dava para alacağına ilişkin olduğundan davalı vekilinin yetkiye ilişkin itirazlarının BK.73 ve HUMK.nun 10.maddesi gereğince reddine, davalı davacı, ile yanlış  olduğu Hastalık Sigortası sözleşmesinin yapılması sırasın d a davalının, davacı oğlunun kanser olduğunu bildiğinin 23.7.19993 tarihli yakıdan da anlaşıldığı ve primin de ödendiği böylece sözleşmenin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile (100.000) DM veya karşılığı olan (2.400.000.000) liranın dava tarihinden itibaren %73 ve değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
1-Davacı tarafça Hastalık Grup Sigorta Sözleşmesine dayanılarak Almanya'da mukim sigortacı aleyhine Türkiyede açılan sigorta bedelinin tahsiline ilişkin işbu davada da davalı tarafça Türk mahkemelerinin bu davaya taraflar arasındaki yetki anlaşması uyarınca bakmaya yetkili bulunmadığı hususu itirazen ileri sürülmüş bulunmasına göre öncelikle bu yöne ilişen temyiz itirazı üzerinde durulmalıdır.
Bir Türk tarafından Almanya'da ikamet ettiği sırada orada bulunan bir Alman Sigorta Şirketine yurt dışında da geçerli olmak kaydı ile sözü edilen sigorta sözleşmesinin oluşturulduğu bu arada hastalık rizikosunun gerçekleştiği ve sigorta ettirenin Türkiye'ye dönmesi sebebiyle bu davanın Türkiye'de açıldığı tartışmasız bir olgudur.
Uluslararası özel hukukda usul hukuku kuralları bilindiği üzere lex fori'ye tabidir. Bir Türk Vatandaşının bir akdi ilişki sebebiyle yabancı aleyhine Türkiye'de dava açması halinde yukarıda anılan ilkenin esas alındığı MÖHUK'nun 27 nci maddesinin dikkate alınması gerekir. Bu yasal düzenlemeye göre ise, Türk mahkemelerinin milletler arası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin edecektir.
Dava konusu olayda da davalı yabancı sigorta şirketi vekili sigorta sözleşmesindeki yetki anlaşmasına dayanarak davanın Almanya'da açılması gerektiğini süresinde ve ilk itiraz olarak ileri sürmüş bulunmaktadır. MÖHUK'da bu konuyu düzenleyen 31 nci maddede ise, yetki anlaşmasının kamu düzenine aykırı olmadığı veyahut da yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği Hallerde geçerli olacağı açık bir şekilde hükme bağlanmış bulunmaktadır. Türk yargılama usul hükümlerinde konuyu düzenleyen 19.ncu maddede hayat sigortalarında, sigorta olunan şahsın ikametgahında dahi dava açabileceği hüküm altına alındıktan sonra sigorta mukavelelerine aksine konulan şartların da geçersiz olacağı kesin bir şekilde belirlenmiş bulunmaktadır. Bu hükmün konuluş sebebi ekonomik yönden güçlü bulunan sigorta şirketlerine karşı kişileri korumak olduğuna göre kamu düzeni amacıyla bir düzenlemenin yapıldığının kabulü gerekir. Bir an için maddedeki (Hayat Sigortası) kavramının aslında bir Ferdi sigortası türü olan dava konusu hastalık sigortasını kapsamadığı düşünülebilir ise de, anılan maddenin bütünü ile incelenmesinde bu hükmün mal sigortalarında dahi sigorta ettiren yararına hükümler getirdiği dikkate alındığında ve özellikle maddenin son fıkrasındaki bu maddenin sadece deniz sigortalarında uygulanamayacağı hükmü gözetildiğinde, ilk fıkradaki hayat sigortadan kavramının Hayat ve
Ferdi Kaza Sigortalarını kapsayan "Can Sigortası" kavramı yerine kullanıldığı sonucu açıkça ortaya çıkmaktadır.
Bu açıklamalar karşısında HUMK.nun 19 ncu maddesindeki bu tür sigortalardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda, sigorta ettiren tarafından sigortacı aleyhine açılacak davanın o şahsın kendi ikametgahında açabileceğine ilişkin hükmün kamu düzeni amacıyla
konulduğu sonucu ortaya çıktığından, MÖHUK'un 31 nci maddesi hükmü uyarınca sigorta poliçesine konulan yetki anlaşması ile davacı sigorta ettirenin bağlı bulunmadığının kabulü gerekmektedir. Kısacası, davacı sigorta ettirenin bu davayı
Türkiye'de açmış bulunması yukarıda değinilen yasal düzenlemeye uygun bulunmaktadır.
Mahkemenin yetki itirazını reddederken HUMK.nun 10 ve BK.nun 73/1 maddesine dayanmış olması isabetli değil ise de, yetki itirazının reddine karar verilmiş olması yukarıdaki açıklamalar karşısında sonucu itibariyle doğru görülmüş olmakla, davalı sigortacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak davalı yabancı sigortacı vekili, MÖHUK.nun 24 ncü maddesine dayanarak bu davada Alman hukukunun uygulanması gerektiğini ileri sürmüş bulunmaktadır. Mahkemece bu istek yönünden gerek anılan madde, gerekse HUMK.nun 76.ncı maddesi hükmü dikkate alınarak gerekli inceleme yapıldıktan sonra, öncelikle. Bu savunma yönünden olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadan ve karar yerinde tartışılmadan hüküm kurulmuş olması eksik incelemeye dayalı olduğundan davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz:itirazlarının kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yetki itirazına yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2. i numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı sigorta yararına .BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik, yer olmadığına, 20.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya yerilmesine ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.6.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini