 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/2683
Karar No : 1997/3292
Tarih : 06.05.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.11.1996 tarih ve 667-552 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan taşıma acentalığı sözleşmesi gereğince müvekkilinin (100.830.200) kg mal taşıması yaptığını, TCDD Eşya Taşıma Acentalığı Talimatı'nın 9. l. 2 . maddesi uyarınca davalının %8 oranında risturn ödemesi gerekirken bunu ödemediğini ileri sürerek risturn alacağı (1.670.640.000) TL'nın reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı ve iş bölümü itirazlarıyla birlikte, kredili taşıma yaptıran davacının taşıma belgelerinde alıcı olarak başka firmaların isimlerini yazdığını, genelge ve emirlere uymayan davacının risturn isteyemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere nazaran, davacının (100.830) ton eşya taşıdığında bir ihtilaf bulunmadığı, davalının kredili taşıma protokolü ile ücret ödemesi hususunda davacıya kolaylık sağlamış olup, bunun taşıma sözleşmesinin esası ile ilgili olmadığı, yükün alıcı ve gönderici hanelerinde davacı acente adının yazılması hususunun davalının iç bünyesindeki yazışmalarda geçtiği, davacıya bu hususta bir tebligat yapılmadığı, bu durumda davacıya (1.665.205.920) TL risturn ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak davanın kısmen kabulü ile (l.665.205.920)TL'nın dava tarihinden yürütülecek %57 ve değişen oranlardaki reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava konusu (1.670.640.000) TL risturn alacağının tahsiline ilişkin olup, kısa kararda davanın- kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli karar ve hüküm kısmında davanın kısmen kabulü ile (1.665.205.920 } TL'nın tahsiline karar verilmiş ve bu surette kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşmuştur
T.C. Anayasası yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsemiştir. Bunun anlamı yargılama açık olacak, yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. Sonradan yazılan gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olması gerekir. aksi halde yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Bu hukuki esasın doğan sonucu gerekçeli karar kısa karara uygun değilse kararın evvelimizde, Yargıtay içtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 sayılı kararında benimsendiği üzere, bozmadan sonra hakimin kısa karar ile bağlı olmaksızın çelişikliği kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre yeniden bir Karar vermesi bakımından bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Yukarıda açıklanan bozma sekil ve sebebine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (l ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı- vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 6.5.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.