 |
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/2647
K. 1997/4360
T. 09.06.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 15.05.1996 tarih ve 239-215 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraflar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu kerre ikmalen gelmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin 250.000.000 lira sermaye ile kurulduğunu, müvekkili şirketin 100.000 adet ( A ), diğer ortaklardan dava dışı .. Endüstri A.Ş. ye ait 97.500 adet ( B ) serisi hisselerin imtiyazlı bulunduğunu, 17.04.1987, 06.11.1987 ve 24.07.1991 tarihli olağanüstü genel kurullarda sermayenin arttırılmasına karar verildiğini, bu kararların imtiyazlı pay sahipleri toplantısı yapılmadan tescil, ilan ve infaz edildiğini oysa bu durumun TTK.nun 389 ve 391 maddeleri hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek, kuruluştan sonraki sermaye artırımlarına ilişkin genel kurul kararlarının infazına olanak veren işlemlerin iptali ile ticaret sicilindeki sermaye miktarının ilk kuruluşta olduğu gibi 250.000.000 lira olarak düzeltilerek tescilini, ayrıca ana sözleşmenin 9 ve 17 nci maddelerinden doğan imtiyazlı durumun mevcut olduğunun tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davanın 3 aylık yasal süre içinde açılmadığını, yıllar sonra açılmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, 17.04.1987 ve 06.11.1987 tarihli genel kurullarda seri hisselerin oybirliği ile sözleşmeden çıkarıldığını, 24.07.1991 tarihli genel kurul kararına şerh verilmesine rağmen, iptal davası açılmadığını, seri hisseler kaldırılmakla, sözleşmenin 9 ve 17 nci maddelerinin de işlerliğinin kalmadığını, tüm hisselerin eşit değerde hisseler haline getirildiğini, 06.11.1987 tarihli genel kurulda davacı şirketin hissesinin diğer ortaklara devrinin kabulüne karar verilmekle, davacının hisselerini yüksek bedelle diğer ortaklara satma amacını güttükleri beyanla, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu, toplanan delillere göre, sermaye arttırımına ilişkin 17.04.1987 ve 06.11.1987 tarihli genel kurul kararları oybirliği ile alınmış olduğundan, özel komisyonca ayrıca onama kararına gerek olmadığı, bu bakımdan anılan kararların infazının da geçerli olduğu, bunun yanında iptal davası açmak için öngörülen sürelerin geçtiği, bu bakımdan infaz işlemlerinin iptali ve sermayenin ilk halindeki gibi düzeltilmesi istemlerinin reddine, diğer tarafların ana sözleşmede imtiyazla ilgili 9 ve 17 nci maddelerin kaldırılmadığı, müteakip genel kurullarda imtiyaz haklarının sürdüğü izlenimi verecek tarzda yönetim kurulu üyeleri seçilmiş olmakla, ana sözleşmenin 9 ve 17 nci maddelerinin devam etmekte olduğunun tesbitine, karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve her ne kadar imtiyazlı pay sahipleri kurulunun, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararını onaması ile sermaye artırımı işleminin infazının yapılabileceği TTK.nun 391 inci maddelerinin buyurucu hükmü ve bu kurala uygulanmaması yasaya aykırı ise de, sermaye artırımı kararının oybirliğiyle alındığı ve davacı imtiyazlı pay sahibinin dahi bu karara katıldığı, ayrıca sermaye artırımına fiilen katılarak gerekli ödemelerin yapıldığı ve sermaye artırımı işleminin tescil ve ilan edildiği ve artık bu aşama ve oluşumdan sonra geriye dönülerek sermaye artırımının iptalinin istenemeyeceği anlaşılmasına göre, davacı imtiyazlı ortağın temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı ortaklığın temyizine gelince;
Davacı ortağın imtiyazlı pay sahibi olduğu, yönetim ile denetim kurullarına aday gösterme hakkının kaldırılabilmesi için genel kurul kararının imtiyazlı pay sahipleri kurulunca onanması gerektiği ve bu yasal işlemin yapılmaması sonucu genel kurul kararının TTK.nun 389 uncu maddeleri infazının mümkün olmadığı ve genel kurul kararından sonra da, bu karara aykırı olarak imtiyazlı pay sahiplerine imtiyaz haklarının fiilen tanındığı ve bu durumda davalı ortaklıkça da, imtiyazların kaldırılmadığı gibi, bir işlenim yaratıldığı anlaşılmasına göre, yerel mahkemenin kabulünün doğru bulunduğu sonucuna varmak gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerinde açıklandığı üzere taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının ONANMASINA, 09.06.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.