 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/1979
Karar No : 1997/3933
Tarih : 27.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR ÖZETİ: Anonim Şirket genel kurul kararları iptal edilebilir iseler bunların hangi süre ve prosüdür içinde kimler tarafından iptalinin istenebileceği TTK 381 mad. sayılmıştır. Şayet genel kurul kararının butlan ile malul olduğu ileri sürülüyor ise orda kadar taraf bunun tespitini süreye bağlı olmaksızın her zaman isteyebilir. İflas idaresinin butlan sebebine dayalı böyle bir davayı açmakta hukuki yararı ve husumet ehliyeti vardır.
Müflis kabil malları üzerinde tasarruf yetkisini yitirdiği için müflis adına genel kurula katılma hak ve yetkisi iflas idaresine geçer.
Genel kurulda alınan tüm kararlar yönünden butlan ile malül olduğunun tespitine karar vermek gerekirken sadece yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararının iptali ile yetinilmesi doğru değildir.
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 4.Ticaret Mahkemesince verilen 10.10.1996 tarih ve 89-495 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki tararlar vekilleri tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 27.5.1997 gününde davalı avukatı Necdet B... gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafın avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı Müflis E... Uluslararası Nakliyat ve Tic. AŞ. iflas idare memuru, Müflis E... A.Ş.nin 1991-199-1993 yıllarına ilişkin 4.5.1994 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının iflas idaresine haber verilmeden ve şirketin %55 hissesine sahip şahsın .da müflis olan Ertan B... ve yine müflis B... Barit A.Ş.nin de katılımı ile gerçekleştirildiğini, müflis Ertan B...'in yönetim kuruluna seçildiğini, oysa iflasın açılmasıyla hisseleri üzerinde tasarruf ehliyetlerini kaybedenlerin genel kurula katılıp oy kullanamayacağını, iflas idaresi ile yöneticilerin uyumlu çalışması, alacaklıların menfaati bakımından iflas idaresinin iş bu davayı açmakta hukuki yararı olduğunu ileri sürerek, şirkete kayyum tayinine, 4.5.1994 tarihli genel kurul kararlarının butlan ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, iflas idaresinin görev yetkilerinin iflas ile ilgili işlerle sınırlı olup, böyle bir dava açamayacağını, genel kurulda alınan kararların iflas ile ilgili bulunmadığını, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olan oy verme hakkının engellenemeyeceğini, TTK.nün 315 de Delirtilen noksanlığın, ilk toplanacak genel kurula kadar şirketi yönetim kurulu üyelerinden K.Erkan B...'in temsil etmesinin kararlaştırılmasıyla giderildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya. toplanan delillere nazaran, iflasın açılmasıyla birlikte her ne kadar yönetim kurulunun görev ve yetkileri daralıyor ise de, yine de alacağı kararların doğrudan veya dolaylı olarak gerek iflas idaresi ve gerekse iflas alacaklılarını ilgilendirdiği, bu itibarla butlan davasını açmakta iflas idaresinin hukuki yararı bulunduğu ve süreye bağlı olmadığı, TTK.nün 315 maddesi gereğince iflası ile birlikte yönetim kurulu üyeliği sona erecek olan kişinin bu haliyle genel kurulda yönetime seçilmesinin yasanın emredici hükümlerine aykırı olup, yok hükmünde ve geçersiz sayılması gerektiği, davadan hemen sonra 10.2.1996 tarihinde yeni yönetim kurulu seçilmiş ve böylece şirketin organları tamamlandığından kayyum atanmasına ilişkin ve diğer taleplerin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 4.5.1994 tarihli genel kurulda şirket yönetim kurulu seçimine ilişkin kararın batıllığı nedeni ile iptaline, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-TTK.nun 381.maddesinde A.Ş. genel kurul kararlarının hangi süre ve prosüdür içinde kimler tarafından iptalinin istenebileceği sınırlı olarak sayılmış ise de bu "iptal edilebilir" genel kurul kararlarına ilişkin olup, şayet genel kurul kararının butlan ile malul olduğu ileri sürülüyor ise, alakadar taraf, bunun tespitini süreye bağlı olmaksızın herzaman " isteyebilir. Gerek müflis şirket ve gerekse alacaklı üçüncü şahısların hak ve menfaatlerini koruyup gözetmekle yükümlü iflas idaresinin butlan sebebine dayalı böyle bir davayı açmakta hukuki yararının ve husumet ehliyetinin varlığının kabulü gerekir.
İİK.nun 184 ve 226 ncı maddeleri hükmü gereğince, iflasın açılması ile birlikte müflise ait haczi kabil malların tümü bir masa teşkil eder ve masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. Müflis gerçek ve tüzel kişi haczi kabil malları üzerinde tasarruf yetkisini yitirdiği için bu gibi durumlarda, müflis adına genel kurula katılma hak ve yetkisinin, iflas idaresine geçeceğinin kabulü zorunludur. Somut olayda, müflis davalı şirketin 154.000 payından, müflis Ertan B...'in 85.470 payına ve yine müflis B... A.Ş.nin 46.200 payına sahip olup, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında gerek müflis Ertan B...'in kendi nam ve hesabına ve gerekse, B... A.Ş. iflas idaresinin bir izin ve icazati olmadığından Ertan B...'in müflis B... A.Ş. nı de temsilen genel kurula katılması mümkün değildir. Bu durumda, davalı müflis E... A.Ş. nin 4.5.1994 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı için toplantı ve karar nisapları oluşmadığından talep gibi anılan genel kurulda alınan tüm kararlar yönünden butlan ile malül olduğunun tespitine karar vermek gerekirken, sadece yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararının iptali ile yetinilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan, buna göre ortada geçerli bir genel kurul bulunmadığından, her ne kadar sonradan 10.2.1996 tarihli genel kurulda şirket organları tamamlanmış ise de, her dava, dava tarihindeki hukuki durum ve şartlara göre inceleneceğinden ve yargılama giderlerinin de tahmili yönünden davacının kayyum tayini ile ilgili isteminin de mahkemece incelenip bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
2-Yukarıda açıklanan bozma şekil ve sebebine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, usulüne uygun tebligata rağmen davacı vekili duruşmaya gelmediğinden davacı yararına vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçların istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 27.5.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.