 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E. 1997/1525
K. 1997/2449
T. 3.4.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ZAMANAŞIMI
EMREDİCİ HUKUK KURALI
KARAR ÖZETİ: Taraflar arasındaki akdi ilişkinin koşullarını belirleyen sigorta genel şartlarında, sigortacı aleyhine dava açabilme zamanaşımı süresi altı ay olarak kabul edilmiştir. Sigorta hukukundan kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkta zamanaşımı süresi, 7.TKnun 1268. maddesinde iki yıl olarak belirlenmiştir. Aynı Yasanın 6. maddesi gereğince de bu hüküm, emredici nitelikte olup, aksine sözleşme yapılması mümkün değildir; hükümsüz olur. Bu husus mahkemece resen değerlendirilerek zamanaşımı def'inin reddi ile davanın esasına girilmelidir.
(6762 s. TTK. m. 6, 1268)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye 9. Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 16.9.1996 tarih ve 981-789 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin A............ Firmasıyla yaptığı anlaşma gereğince, Adana Şubesi'ne teslim edilen 178.981.65 Dolar'lık çeklerin, İzmir Şubesi'ne gönderilmek üzere davalılardan D......... Firması'na teslim edildiği, bu çeklerin nakliye sigortasının diğer davalı B......... Sigortaya yaptırıldığı, bu çek grubu içinde (11.351.10) Dolarlık çek eksik çıktığını, bu hususun 26.12.1992 tarihli tutanakla tesbit edildiğini, zararın sigortadan istenmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek, (11.469.98) Dolar karşılığı 356.843.121 liranın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı B.......... Sigorta cevabında; sigorta genel şartlarının 13. maddesi gereğince, 6 ay içinde şirket tarafından kabul edilmeyen taleplerin subut olacağı, 25.12.1992 tarihinde ihbar yapılmasına rağmen taleplerinin red edildiğini, 2 yıllık müddet geçtikten sonra davanın açıldığını, zamanaşımına uğradığını, çeklerin sağlam olarak diğer davalıya tevdii edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı; yapılan tebligata rağmen duruşmaya gelmemiş, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; iddiaya, savunmaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı ile davalı B......... Sigorta arasındaki poliçe genel şartlarının 12. maddesine göre, davacı alacağının zamanaşımına uğradığı, diğer davalı yönünden ise eksik teslimden sonra 30 gün içinde ihbarda bulunmadığı gerekçesiyle, davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalara göre, mahkemece bilirkişi raporundaki görüşe itibar edilerek sigortacıya karşı açılan sigorta bedelinin tahsiline ilişkin bu davanın, Kıymet Nakliyat Poliçesi Umumi Şartlarının 13. maddesinde kararlaştırılan 6 aylık süre içinde davanın açılmamış olması sebebiyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten, bu anılan poliçe genel şartlarının 13. maddesiyle sigortacı aleyhine dava açılabilme zamanaşımı süresi 6 ay olarak kabul edilmiş bulunmakta ve bu sürenin de dava açılma tarihinden önce sona erdiği anlaşılmaktadır.
Ne varki, sigorta hukukundan kaynaklanan her türlü uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresini belirleyen TTK.nun 1268. maddesinde bu süre iki yıl olarak belirlenmiştir. TTK.nun 6. maddesi hükmü uyarınca da, bu hüküm emredici nitelikte olup, aksine sözleşme yapılması mümkün değildir. Yukarıda sözü edilen sigorta genel şartları da taraflar arasındaki akdi ilişkinin koşullarını belirleyen hükümlerden olduğundan, yasanın buyurucu hükmüne aykırı olarak kararlaştırılmış olması nedeniyle hükümsüzdür. Bu nedenle, bu husus mahkemece resen değerlendirilerek davanın, TTK.nun 1268. maddesinde öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu dikkate alınması zorunlu bulunmaktadır. Mahkemece, bu husus dikkate alınmadan, davalı sigorta şirketi aleyhindeki davanın zamanaşımı süresinin dolmuş olması sebebiyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece yapılacak iş, zamanaşımı def'inin reddi ile davanın esasına girilerek ve davalı sigorta şirketi vekilinin diğer savunmaları üzerinde durularak hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle kararın davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 3.4.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.