Hukuki.NET

T.C. 
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/1276
Karar No : 1997/2838
Tarih : 15.04.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 12.7.1996 tarih ve 1782-754 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Davacı vekili, müvekkilce davalı İ.Bank Merkez Şubesi'nden 6.8.1992 tarihli sözleşme uyarınca 35.000 DM karşılığı 162.296.000 TL. dövize endeksli konut kredisi kullandığını, başlangıçta geri ödemeler 5.188.316 TL. üzerinden yapılmakta iken 5.4.1994 tarihli taksidini yoğun enflasyon ve döviz kurundaki tahmin edilemeyen artış nedeniyle 22.626.280 TL. olarak ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek 1 DM=8674 TL.'dan alınarak bakiye borcun tespiti ile ödemelerin 8.916.872 TL. olarak ödenmesi suretiyle sözleşmenin hakkaniyet uygun olarak uyarlanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı İ.Bank Geçici Yönetimi vekili savunmasında; sözleşmenin tarafların özgür istenci ile kurulduğunu, davacı ile yapılan sözleşmenin ticari bir sözleşme, ticari işlerde faizin serbestçe belirlenebileceği gibi bileşik faiz uygulanabileceğini uyarlama koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre; sözleşmede uyarlama olanağı sağlayacak maddeler bulunmadığı, davacının TL. üzerinden geri ödeme istemiş olması karşısında, davalı bankadan, kredinin Türk lirası bazında açılmış olması durumunda aylık ödemenin ne şekilde olacağının sorulması üzerine bankaca kabulü taammun etmemek üzere gönderdiği ödeme planının bilirkişi tarafından da uyarlama yapılabilecek ödeme planı olduğunun belirtildiği, bu şekilde uyarlamanın Yargıtay uygulamalarına da uygun olduğu gerekçesiyle davalı bankaca bildirilen ödeme planı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı banka vekili temyiz etmiştir.
Davacı kredi borçlusu, dövize endeksli geri ödemeli borcunun, Türk lirasına uyarlanmasını istemiş ve mahkemece de, Dairemizin kökleşen uygulamasında kabul edilen ilke uyarınca Türk lirasına uyarlama yapılmıştır. Ancak, mahkemenin kabul ettiği bu uyarlamanın infazının mümkün olmadığı, değişik bir söyleyişle, yerine getirilmesinin olanaksız bulunduğu gözlenmiştir. Çünkü, uyarlandığı benimsenen geri ödemeli plana ilişkin taksitlerin tümüne yakın kısmı dava tarihinden önceki tarihleri taşıdığı ve dolayısıyla uygulanmasının sözkonusu olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, yerel mahkemece, uygulanabilir biçimde geri ödemeli taksitlere ilişkin bilirkişi raporu alınması ve bu rapora dayanılarak verilecek kararda da, uyarlamanın açık ve taksit tutarları da kesin olarak gösterilmesi gerekir.
Dairemizin kökleşen uygulamasına göre, dövize endeksli geri ödemeli borçların, isteğe rağmen bankalarca Türk lirasına çevrilmemesi veya çevrilmesi halinde borç tutarında uyuşmazlık çıkması durumunda, bu borçların Türk lirasına uyarlanması ve taksitlerin tutarının saptanmasının gerektiği kabul edilmektedir. İşbu davada, davacı kredi borçlusu, davalı bankaca Türk lirasına uyarlama yapılmadığını ileri sürerek, borcun Türk lirasına uyarlanmasını istemiş bulunmaktadır. Bunun için de, her şeyden önce borcun döviz olarak karşılığının bulunması ve bu borcun Türk lirasına çevrilmesi ve taksitlendirmenin de, Türk lirası üzerinden yapılması gerekmektedir.
Yurdumuzdaki birçok banka tarafından genel bir uygulama olarak döviz karşılığının zaman içerisinde yükselmesi nedeniyle, döviz borçları 3.1.1994 tarihi esas alınarak bir Mark karşılığı 8674.68 TL. ve bir Dolar karşılığının da 15.599.75 TL. olarak benimsemek suretiyle Türk lirasına çevrilmektedir. Bankaların genel bir uygulaması olan bu hususun, işbu davadaki uyumazlıkta da gözönüne alınması, taraflar yönünden hak ve adalete uygun davranış alacağının kabulü gerekmiştir.
O halde, yapılması gereken işlem şu olmalıdır;
Davalı bankadan alınan dövize endeksli kredinin hangi tarihte alındığı ve bu kredi için yapılan geri ödemeler ile 3.1.1994 tarihine kadar tutarının ne olduğu ve bu tarihteki davacının döviz borcunun ne tutarda bulunduğu belirlenmelidir. Bu belirlenen dövize endeksli borç tutarı cinsine göre ve 3.1.1994 tarihindeki dövizin kuru nazara alınarak Türk lirasına çevrilmelidir. Davacının almış olduğu döviz kredisinin, o tarihlerde Türk lirası üzerinden kredi alanlar bakımından daha avantajlı ve geri ödemeler yönünden daha düşük taksitler biçiminde olduğu da bir gerçek bulunduğundan, bu husus da gözönüne alınarak az ödenen tutarların tümü değerlendirilmek ve bunun o tarihlerdeki Türk lirası faiz oranı da belirlenerek Türk lirası ödemeli kredilerle kıyaslama yapılması ve davacının borcuna, ayrıca bir ekleme yapılması suretiyle bir denkleştirmenin oluşturulması gerekir. Böylece, davacının döviz borcu Türk lirasına çevrilmiş ve ayrıca önceden Türk lirası olan kredi borçluları ile 3.1.1994 tarihi olarak aynı duruma getirilmiş olmalıdır. Davacı borcunun 3.1.1994 tarihi olarak toplam Türk lirası borcu belirlendikten sonra da, bu borcun dava tarihi itibariyle tutarının saptanması gerekir. Bu işlem için de, zaman zaman yükselen aylık faiz oranları değil, kredi sözleşmesinin başlangıç tarihi ile dava tarihi arasındaki zaman içinde eksilen faizler T.C. Merkez Bankası'ndan sorulmak ve bu faizlerin ortalaması alınarak asıl borcun hesabında gözönünde tutulmalıdır. Ayrıca, davacının 3.1.1994 tarihinden itibaren yaptığı ve dava tarihine kadar ödemeleri de borçtan indirilmeli ve dava tarihindeki borç tutarı uyarlamaya tabi tutulmalıdır.
Davacının istemiş bulunduğu uyarlama için, her davada olduğu gibi, işbu davada da, dava tarihi esas alınmalıdır. Davacının, dava tarihindeki borç miktarının uyarlanması yapılırken, davacının istemiş olduğu aylık taksit miktarı ve süresi de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, davalının, bu konudaki savunması da değerlendirilmelidir. Uyarlamada öngörülecek taksit adedi ise, hiçbir zaman kredi sözleşmesinin yapıldığı andaki taksit adedinden fazla olmamalıdır. Genel olarak, kredi sözleşmesinde kabul edilen taksit adedi benimsenmeli ve ödenen taksitlerin kaç taksit ise, belirlenmeli ve bu sayı ilk kabul edilen taksit sayısından düşürülmek suretiyle bakiye taksit adedi kabul edilmelidir. Ve ayrıca, tali bir unsur olarak davacının ekonomik gücü de, taksit sayısının tesbitine etkili olmalıdır.
Öte yandan, davacı borçlu, dava devam ederken taksitlerini düzenli biçimde ödemiş ise, bu ödemelerin gözönüne alınacağı tabii olduğu gibi, ödeme planının dava tarihinden itibaren yapılması ve yapılacak uyarlamaya göre fazla ödemeler gözüküyorsa, bunların davacı lehine düşünülmesi ve davacı ödemeleri hiç yapmamış veya arizi biçimde birkaç ödeme yapmış ise, bu takdirde ödeme planı karar tarihine en yakın olan bir tarih gözönüne alınarak yapılmalıdır. Bu son husus için de, dava tarihinde çıkarılan Türk lirası borcu, aylık olarak kabul edilen sözleşme faizleri hesap edilmek suretiyle borç miktarı, ödeme planın başlangıç tarihine taşınmalı ve bu borç tutarı ödeme planına esas alınmalı ve taksitlendirme başlangıcı da gösterilerek, ileriye dönük uyarlama yapılmalıdır.
Yapılan tüm bu açıklamalar dikkate alındığında, özetle, davacının dövize endeksli geri ödemeli borcu, ilk önce 3.1.1994 tarihi olarak ve sonra da dava tarihi olarak az önce değinildiği üzere tespit edilmeli ve ödemelerini düzenli devam ettirenler için dava tarihinde ve ödemelerini düzenli yapmayanlar için mahkeme karar tarihine en yakın bir tarihe aylık ortalama sözleşme faizi ile beraber yansıtılarak Türk lirası borcu saptanmalı ve bu borcun aylık taksitleri belirlenerek, borcun uyarlamasına karar verilmelidir.
Bu itibarla, mahkemece yapılacak iş; önceki bilirkişi kurulundan belirtilen kurallar ışığında uygulanabilir rapor alınması ve bu mümkün değilse, yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak rapor alınması ve sonucu çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı biçimde karar tesisi doğru görülmemiş ve davalının temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.4.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • E-satış u yap a girdim. satışa çıkacak ve satışda olan ilanlara tıklayatrak sayfasına girdim buradaki izlemeye al butonu gördüm ve bastım fakat i 
  • 26.04.2024 21:39
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini