 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/10208
Karar No : 1998/2415
Tarih : 2.4.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 3.Ticaret Mahkemesince verilen 15.5.1997 tarih ve 798-231 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 31.3.1998 gününde davacı avukatı Sabahat A... ile davalı avukatı Pertev C... gelip, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında 1.5.1993 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca aynı yıl içinde davalı bankadan (4.000.000.000) TL kredi çekildiğini, şirketin kredi borcunu zamanında ödememesi üzerine bayilerden havale yolu ile gelen alacaklarına davalı bankaca resen el konulduğunu ve 1994 yılına ait kredi devre faizlerinin tahsil edildiğini müvekkilinin KİT olarak 4046 sayılı özelleştirme Kanuna tabi olduğunu, bu yasanın geçici 15.maddesi gereğince doğmuş ve doğacak borçlarından dolayı uygulanacak faiz oranlarının T.C. Merkez Bankasınca belirlenen reeskont faiz oranını geçmeyeceğini bu düzenleme nedeniyle uygulanması gereken faiz oranının %55 olduğunu, ancak davalının çok daha yüksek oranlarda faiz hesaplayarak gelen havalelerden mahsuplar yaptığını, anılan yasa hükmüne göre borç halen kapatılmamış görülmekle beraber anılan yasa hükmüne göre hesaplanan faiz oranı baz alındığında borç tamamen kapatıldığı gibi 1.5.1995 tarihi itibariyle (995.720.581) TL alacaklı duruma geçtiklerini, fazla ödenen miktar istenmemesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek (995.721.581) TL'nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, sözleşmenin serbest irade ile hesaplandığını, özelleştirme yasasının geçici 15.maddesinin anayasaya aykırı olduğunu, sözleşmeye uygun faiz ve komisyon bedelleri ödendiğini, davacı şirketin mali ve ekonomik durumunda sözleşmenin şartlarını çekilmez hale getiren bir değişikliğin sözkonusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddiaya, savunmaya, toplanan delillere, bilirkişi raporuna göre, 27.11.1994 tarihinde yürürlüğe giren 4046 sayılı Özelleştirme Yasasının geçici 15. maddesinin halen yürürlükte olması bu maddeye göre Merkez Bankasının belirlediği faiz oranlarının uygulanması gerektiği, davacının kredi ilişkisini sürdürmüş olmasının yasal düzenlemeyi kabul ettiği anlamını taşıdığı, 25.6.1995 tarihine kadar yapılan ödemeler dikkate alındığında davalının davacıdan (1.105.000.000) TL fazla tahsilat yaptığı gerekçesiyle davanın kabulü ile (995.721.581) TL'nın davalıdan istirdadına, davacının fazlaya dair hakkının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
24.11.1994 günlü, 4046 sayılı "özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun'un 15.maddesi Anayasa Mahkemesinin 31.1.1997 tarih ve 1996/66 E-1997/7 sayılı kararı ile iptal edilmiş olup ve mahkeme kararı kesinleşmeden resmi gazetenin 28.10.1997 tarih ve 23154 sayılı nüshasında yayınlanarak yürürlüğe girdiğine göre, anılan maddenin uygulanma olanağının kalmadığı ve böylece taraflar arasındaki kredi sözleşmesininde serbest irade ile yapılmış olduğunun anlaşılmasına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabule karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, 20.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 2.4.1998 'tarihinde oybirliğiyle karar verildi.