 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/10039
Karar No : 1998/2212
Tarih : 30.3.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- AKTİF DAVA EHLİYETİ ( Şirket Yönetim Kurulunun 3. Kişiye Pay Devrine İlişkin Kararının İptali İçin Dava Açamaması )
- İPTAL DAVASI ( Yönetim Kurulunun 3. Kişiye Pay Devrine İlişkin Kararı )
- PAY DEVİR KARARININ İPTALİ ( Aktif Dava Ehliyetinin Olmaması )
1086/m.38
6762/m.435
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kepsut Asliye Hukuk Mahkemesi`nce verilen 17.7.1997 tarih ve 40-111 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için tayin edilen 27.3.1998 tarihinde davacı avukatı M.Z. gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra, vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirket ortaklarından M., İ., M. ve İ.`nin 10.12.1994 tarihinde toplanarak şirketin nama yazılı % 50 pay senetlerinin davalıya devrine karar verdiklerini, kararın üye kayıt defterine yazıldığını, ancak devir kararının ana sözleşmenin 7., 8. ve 9. maddelerine aykırı olduğunu, çünkü devri yapan kişilerin şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadıklarını, davalının kurucu üye ya da ortak olmadığını ve yapılan işlemin usulsüz olduğunu ileri sürerek, ana sözleşme ve yasaya aykırı pay devir kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirketin kendi organı aleyhine dava açamayacağını, aktif husumetin oluşmadığını, kararın zamanaşımına uğradığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; dava, yönetim kurulunca devredilip pay defterine işlenen pay devir kararının iptaline ilişkin olup, davacı şirkete karar defterleri ve pay defterlerinin ibrazı için ihtaratlı süre verildiği halde, istenen kayıtların ibraz edilmediği; ancak davacının dava dilekçesinde ilk yönetim kurulu üyesi ve şirketi temsile yetkili ortakların paylarını devrederek karar ve pay defterlerine yazdıklarını ikrar ettiği, bu hususun ihtilaflı olmaktan çıktığı, TTK`nun da şirket organlarının kararlara karşı yasa yollarının gösterildiği, fakat yönetim kurulu kararlarına karşı başvurulacak yasa yollarının öngörülmediği, bu kararların tartışılacağı yerin genel kurul olduğu, ancak mutlak butlanla sakat olan yönetim kurulu kararlarına karşı tespit davası açılabileceği, davacı görev süresi biten yönetim kurulunun aldığı kararların temsil yetkisi bulunmadığından geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de, karar veren yönetim kurulunun görev süresinin dolduğu ve yerine yeni yönetim kurulu seçilmemiş ise de; TTK`nun 435. maddesine göre bunun fesih nedeni olduğu, fakat böyle bir yola gidilmediği, anılan maddedeki usul takip edilirse şirketin yasanın öngördüğü hale gelmesi için vereceği süre içinde, eski yönetimin görevinin devam edeceği, o halde yönetim kurulunun temsil yetkisinin sürdüğü ve alınan kararın şirketi bağlayacağının kabulünün zorunlu olduğu, kaldı ki, şirketi yönetim kurulu temsil ettiğine göre, şirketin kendisinin ilgililer tabirine girmeyeceği, bu nedenle kendisi aleyhine dava açmasının düşünülemeyeceği, davanın amacının yönetim kurulu kararının geçersizliğini tespite yönelik olması nedeniyle, davalıya husumet yöneltilemeyeceği, şirketin pay defterine hisse devrinin kabulüne ilişkin işlemde BK`nun genel kuralları çerçevesinde hataya düştüğünün kabulü halinde, zamanaşımı itirazı karşısında bunun incelenemeyeceği, ayrıca davacı şirketin devirden 4 yıl sonra yönetim kurulunun yetkisizliğinden bahisle işlemin iptalini istemesinin iyiniyet kuralları ile de bağdaşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı anonim şirket, davalı pay sahibi aleyhine yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin bir dava açmış bulunmaktadır. Davacı şirketin, kendi yönetim kurulu kararları aleyhine bir dava açması düşünülemez. Bu nedenle, davacı şirketin aktif dava ehliyetinin yokluğu nedeniyle, davanın reddine karar verilmek gerekirken, yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddi, sadece sonucu itibariyle doğru olduğundan, yerel mahkeme kararının bu gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 30.3.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.