 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/9129
Karar No : 1997/1965
Tarih : 24.03.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 25.9.1996 tarih ve 339-371 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21.3.1997 gününde davacı avukatı T.P. ile davalı avukatı A.Y. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra, vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin "LYCRA" markasını tescil ettirip, dünyada ve Türkiye'de marif ve meşhur hale getirdiğini, davalı şirketin imal ettiği kumaş ve sairede, matbua ve faturalarında "%..... LCYRA ihtia eder" ibaresini davalının muvafakatı ve müsaadesi dışında kullandığını tespit ettiklerini, davalının bu eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalının haksız rekabetinin tespit ve menini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin bazı kumaş imalatında "..... Lycra" ihtiva eder ibaresini kullandığını, ancak davacının uyarısından sonra kullanmadığını, "Lycra" sözcüğünün marka olarak kullanılamayacağını "fridaire", "naylon" gibi belli bir eşya olduğunu, müvekkilinin davacının istediği siparişi istememesi üzerine, bu uyuşmazlığın doğduğunu öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya arasındaki yazılara göre, davalının faturalarında davacı adına tescilli "Lycra" markanın kullanıldığının anlaşıldığı, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık dahi bulunmadığı, davalı vekilinin kendisine yapılan ihtardan sonra davacının markasını kullanmadığını açıkladığı, "Lycra" sözcüğü iplik ismi anlamında genel bir ifade niteliğinde ise de, marka olarak tescil gördüğü, iptal ve terkin edilmedikçe Markalar Kanunu'nun koruması altında olduğu, bu nedenle bilirkişi raporundaki görüşe itibar edilmediği, davacının eyleminin haksız rekabet oluşturduğ gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalının eylemin haksız rekabet olduğnun tespit ve menine, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıda da özet olarak açıklandığı üzere, davacı taraf, "Lycra" sözcüğünün marka olarak kendi adına kayıtlı olduğunu ve davalının bu markayı faturalarda kullanarak markasına tecavüz ettiğini ileri sürerek, işbu davayı açmış ve davası da kabul edilmiş bulunmaktadır.
Herşeyden önce davacı taraf, kendisine ait markanın, davalı tarafça yine marka olarak kullanıldığını iddia etmemiştir. Başka bir deyişle, davalı taraf imal ettiği veya sattığı kumaşlar üzerinde, davacının tescilli markasını, marka olarak kullanmış değildi. Ayrıca, davacı taraf, davalının imal ettiği kumaşlarda "Lycra" markalı ipliği kullanmadığı halde, kullanmış gibi gösterdiği veya kullanma oranının gerçek olmadığını iddia etmemiştir. Davalının, yurt dışına satmış olduğu mallara ilişkin faturalarda, belli bir oran göstererek "Lycra" sözcüğünü yazdığı anlaşılmıştır. Bu faturalarda, ayrıca, davalının ürettiği kumaşlarda bulunan "Polyseter" veya "Viskon" gibi iplikler de yazılmıştır. Demek ki, davalı taraf, davacının tescilli markasını, üretmiş olduğu kumaş ve mamul mallardaki ipliklerin niteliğini ifade etmek ve alıcılara üretimde hangi tür ipliklerin kullanıldığını belirtmek için faturalarda gösterdiği anlaşılmıştır. Bu haliyle davalının eylemi, davacının tescilli markasını haksız olarak kullanmak veya tecavüz etmek yahut gerçek dışı bir yönü açıklamak için değil, aksine, üretimde kullanılan ipliği açıklamak ve niteliği belirtme yönündedir. Öte yandan, davalı taraf, davacının iddiasına karşı, bir iyiniyet gösterisi olarak, artık faturalarda dahi "Lycra" sözcüğünü kullanmayacağını açıklamıştır.
Yukarıdan beri yapılan tüm bu açıklamalar karşısında, davalının, davacı tarafa ait "Lcyra" markasını haksız olarak kullanmadığı, dolayısıyla markasına tecavüz etmediği, eylemin sadece faturalarda nitelik belirtme yönünde olduğu ve markaya tecavüz kastının bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı biçimde karar tesisi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 9.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.3.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.