 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/8650
Karar No : 1997/1586
Tarih : 10.03.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 9.10.1996 tarih ve 1543-965 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 4.3.1997 gününde davacı avukatı T.S. ile davalı avukatları N.D. ve S.K. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 1962 yılından beri sıvılaştırılmış petrol gazını Aygaz markası ile üretip pazarladığını, gümüş rengi alüminyum boya ile renklendirilmiş Aygaz markalı tüplerin de Türkiye'de ilk defa davacı tarafından piyasaya arzedilerek aranan marka haline getirildiğini ve marka olarak tescil ettirildiğini, bundan istifade etmek isteyen davalının önceleri uzun mavi tüp kullanmakta iken tombul tüplerde ve (gri) alüminyum rengini kullanmaya başladığını, aynı şekilde piknik tüplerde de bunun görüldüğünü, bu hususun iltibasa neden olup, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız rekabetin tespit ve men'ine, davalı markasındaki "metalik gümüş" ibaresinin terkinine ve ilana karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, markaların ayrı olup iltibas ve haksız rekabetin sözkonusu olmadığını, renklerin başlı başına tescile konu olamayacağı gibi bir rengin kullanımının hiç kimsenin tekeline verilemeyeceğini, kaldı ki renklerin bileşimi, yoğunluğu, viskasitesi, parlaklık ve matlıklarının değişik olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere, bilirkişiler kurulu raporuna nazaran, gümüş-alüminyum renginin Likitgaz tüplerinde ilk defa davacı tarafından kullanıldığı ve bu rengin davacının tescilli "Aygaz" markası ile özdeşleştiği, önceleri ürettiği tüplerde mavi rengi kullanagelen davalının ise kötüniyetli olarak aynı rengi kullanmaya başladığı, davacının marka tescilinin de öncelikli olup, renklerin orta seviyedeki bir tüketiciyi yanıltacak kadar benzer olduğu, bu hususun ise haksız rekabet olduğu gerekçesi ile haksız rekabetin tespit ve men'ine, davalı markalarındaki "metalik gümüş" ibaresinin terkinine ve ilana karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Gerek 551 sayılı Markalar Kanunu'nun 4. maddesi ve gerekse, davalının marka tescil tarihinin 20.6.1992 olmasına göre, somut olaya uygulama imkanı olmayan Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı KHK'nin 5. maddesine göre, renklerin bağımsız marka olarak tescili mümkün olmayıp, ancak, 551 sayılı Kanun'un 4/son bendi gereğince, özel bir şekil verilen veya herhangi bir remiz, tezyinat, çizgi yahut resimle renklerin marka olarak tescili mümkündür. Dosyaya ibraz edilen taraflara ait marka tescillerinin incelenmesinde, her iki tarafın da renk ile ilgili tescillerinin bu yönde ve yasaya uyarılı olduğu görülmektedir. Bu durumda, marka hakkı sahibinin aynı rengi diğer unsurlar ile birlikte tescil ettiren ve kullanan kimseye ileri sürebileceği bir öncelik ve inhisar hakkı yasaca himaye edilmemiş olup, mahkemece, bu sebebe dayalı istemin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
2- Haksız rekabet iddiasına gelince, tescilli markanın bu haliyle, aynen ve uygun şekilde kullanılması durumunda, haksız rekabetten söz etmek mümkün değildir. O halde mahkemece, yeniden bilirkişi heyeti oluşturularak, davalının markasını, yasa ve tebliğlere uygun olarak, tüm unsurları ile birlikte aynen kullanıp kullanmadığının, davacının markasına ve benzetme olup olmadığının davalıya ait tüpler üzerinde inceleme yaptırılarak belirlenmesi, şayet marka tescil edildiği şekilde kullanılıyorsa, haksız rekabet olmayacağının kabulü gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu dayanak yapılarak karar verilmesi isabetsiz görülmüştür.
3- Kabul şekline göre de, taraflara ait marka tescil tarihleri gözönüne alındığında, 24.6.1995 tarih ve 556 sayılı KHK'nin geçici 1. maddesine nazaran, 556 sayılı KHK hükümlerinin somut olayda uygulama olanağının bulunmadığı, haksız rekabetin varlığı saptansa dahi, mevcut iltibasın kaldırılması suretiyle tiplerin davalıya iadesi gerektiği gözden kaçırılması ve elde edilmiş ve yediemine teslim edilmiş emtia da bulunmadığı halde, tüplerin müsaderesi ile birlikte kalıp, klişe vs. edavatın müsaderesine karar verilmesi de doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1, 2 ve 3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 6.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.3.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.