 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/8552
Karar No : 1996/9094
Tarih : 24.12.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 26.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10.10.1996 tarih ve 365-914 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istemiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili müvekkilinin davalıya ait trende yolcu iken 18.4.1995 tarihinde meydana gelen kazada sol bacağını diz altından yitirdiğini ileri sürerek (1.000.000) lira maddi (100.000.000) lira manevi tazminatın reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece mübrez belgelere ceza dosyası kapsamına ve bilirkişi raporlarına dayanılarak davacının tren hareket ettiği sırada binmek isterken dengesini kaybetmesi sonucu trenden düştüğü bu durumda tamamen kusurlu olan davacının maddi tazminat isteyemeyeceği ancak yaralanmadan dolayı %34,2 oranında çalışma gücünü kaybeden ve (4) ay iş ve gücünden geri kalan davacının kusursuz sorumluluk prensibi uyarınca manevi tazminat talep edeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile taktir edilen (50.000.000) lira manevi tazminatın 18.4.1994 tarihinden itibaren yasal %30 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı, hareket etmek üzere olan banliyö trenine binmek isterken dengesini kaybederek düşmüş ve tren ile peron arasına sıkışarak sol bacağını kaybetmiş olup, kazanın bu oluş biçimine göre kendisinin asli kusurlu olduğu sabittir. Böyle olmakla birlikte davalı işletmenin tamamen kusursuz olduğu iddia edilemez. Bütün risk taşıyan faaliyetlerde olduğu gibi davalı işletme de zarar doğurucu tehlike durumlarını önlemek için gereken özeni göstermek zorundadır. Ve bu meyanda insan yaşamının ve beden bütünlüğünün söz konusu olduğu hallerde olabilecek her türlü kazayı önleyici veya olumsuz sonuçlarını azaltıcı her türlü teknik tedbiri olması mesela bu tür kazaları önlemek için tren ile peron arasındaki yatay ve dikey aralıkların insanın sığamayacağı ölçülerde inşa edilmesi eğitilmiş personel istihdamı inme ve binme tamamlanmadan trenin hareket etmemesi istasyona turnike sistemi ile girilmesi otomatik kapı gibi günümüzde yaygınlaşmış modern düzenlemeler gerçekleştirmesi gerekmektedir. Mahkemece bu hususlar araştırılıp belirlendikten sonra İTÜ. Ulaştırma Anabilim Dalı veya başka bir uzman kuruluştan seçip görevlendireceği bilirkişilerden tarafların kusur oranlarını belirleyip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmaksızın karar konusunda hiçbir araştırma ve inceleme bulgusu içermeyen ceza dava dosyası ile yetinilerek hüküm kurulması doğru bulunmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Öte yandan TTK.nn 4. maddesi uyarınca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu Yasada düzenlenen hususlardan doğan davalar ticari dava sayıldığına ve davacısı tacir olmayan işbu dava da, TTK.nün 806. maddesinde düzenlenen taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin bulunmakla mutlak ticari dava mahiyetinde olduğu halde, davanın ilk açıldığı Ankara Asliye 6.Ticaret Mahkemesince davalı tarafın işbölümü itirazının kabulü usul ve yasaya aykırı olduğunda, hükmün bu yönden dahi bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.12.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.