 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/829
Karar No : 1996/1530
Tarih : 07.03.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen (...) hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş (...) olmakla (...) gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı adına kayıtlı olan ve müvekkiline trafik sigortası ile sigortalı aracın 3. kişiye ait araca çarptığını ve % 100 oranında kusurlu bulunduğunu, ayrıca davalı taraf sürücüsünün olay sırasında alkollü bulunduğunu, hasar bedelinin 3. kişiye ödendiğini, bu bedelin tahsili için icra takibine başvurulduğunu, davalının itirazı ile takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile, 10.000.000 liranın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın 1 yıllık zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin tamamen kusursuz bulunduğunu, davanın sürücüye karşı açılmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya arasındaki yazılara göre, davalının zamanaşımı savunmasının yerinde bulunmadığı, yaptırılan bilirkişi incelemesinde davalı yan sürücüsü Cömert'in % 100 oranında kusurlu olduğu karşı yan sürücüsünün kusursuz olduğu, karşı araç, malikine davacı sigortaca 10.000.000 lira ödendiğinin sabit olduğu, bilirkişice yapılan tesbitin mahkemece uygun görüldüğü gereçesiyle, itirazın iptali ile, 10.000.000 liranın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tarafik sigortası ile sigortalı araç sürücüsü Hüseyin Cömert'in kaza sırasında alkollü olduğu ve bu durumda rizikonun teminat dışı olması nedeniyle sigortaca, hasar gören 3. kişiye ödenen tazminatın rücuan tahsiline ilişkindir. Trafik Sigortası Poliçe Şartları'nın 4/d maddesi hükmünde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin (...) alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri gelirse sigortacının, sigorta ettirene rücu hakkı bulunduğu" düzenlenmiştir.
Bu durumda sürücünün aldığı alkolün oranı doğrudan doğruya sonuca etkili değildir. Mahkemece yapılacak iş; aralarında nöroloji uzmanı tabib ile trafik uzmanı kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulunca inceleme yaptırılarak, olayın meydana geliş şekli itibariyle bu kaza ve hasarın münhasıran sürücünün alkolün etkisi altında kalmasından ileri gelip gelmediğinin tesbit ettirilmek ve sonucuna göre hüküm kurulmak gerekirken, yetersiz bilirkişi kaporuna dayanarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. (07.03.1886)