 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/7826
Karar No : 1997/672
Tarih : 17.1.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.5.1996 tarih ve 652-263 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 7.2.1997 gününde davacı avukatı Tacettin G... gelip davalılar ve avukatları gelmedi. Bi Tetkik davalı avukatına gönderilen tebligatın bila tebliğ iade edildiği görüldü. Davacı avukatı murafaa isteğinden vazgeçtiğini 7.2.1997 tarihli dilekçe ile bildirdi. Tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafın avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü;
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ile yapılan 25.9.1981 tarihli sözleşme ile davalı şirkete işletmesi devredilen taşocağının, murisinin ölümünden sonra davalılar Emiroğlu Osman A... ve Muzaffer Adnan A...'a verilen vekaletname uyarınca davalı şirketle 13.9.1983 tarihli ikinci bir sözleşme yapıldığını, ancak vekillerin vekalet yetkisini kötüye kullanarak ilk sözleşmeden farklı olarak davacılar aleyhine hükümler konulduğu gibi, mirasçılardan davacı Aysun'un vekaleten veya asaleten temsil de edilmediğini ileri sürerek ikinci sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50 . 000.000 TL rödövans alacağının davalı D... Eksport A.Ş.den tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı D... Export A.Ş. vekili yanıtında, ikinci sözleşme tarihinde davacı Aysun'un velayeten temsil edildiğini, diğer davalılara verilen vekaletnamenin sözleşme hükümlerini değiştirme yetkisi verildiğini, kükürt oranının çok yüksek olması nedeniyle Erdemir'in alımı durdurmasından dolayı yeniden sözleşme yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Emiroğlu Osman A... 4.12.1995 tarihli oturumuna katılarak davayı kabul ettiğini belirtmiştir.
Davalı M.Adnan A... davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, 25.9.1981 tarihli davacıların murisi ile yapılan sözleşmenin, murisinin ölümünden sonra 25.9.1983 tarihli sözleşme ile 4 ve 7.maddelerinin değiştirildiği, rödövans ücreti ve üretim yapılmaması halinde herhangi bir rödovans ödemesi yapılmayacağının kararlaştırıldığı, tüm mirasçıların vekaleten temsil edildiği, Aysun'un da 18 yaşından küçük olması nedeniyle velayeten adına vekalet verildiği, vekaletnamede ilk sözleşmede gerekli değişiklikleri ve yeni sözleşme yapmaya yetki verildiği 1983 yılından bu yana üretim yapılmadığı tarafların kabulünde olduğu 12 yıl sonra açılan davanın iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığı, davalı E.Osman A...'ın davayı kabulünün davalı şirketi bağlamayacağı, hakkında alacak istemi de bulunmadığı gerekçesiyle 2.sözleşmenin geçersizliğine ve rödövans alacağına ilişkin her iki davanın reddine, davalılar E.Osman A... davayı kabul etmişse de hakkında rödövans alacağı talebinde bulunulmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkemece kurulan kısa kararda, "ikinci sözleşmenin geçersiz birinci sözleşmenin geçerli olduğuna dair davanın reddine, davalılardan Osman hakkındaki tazminat isteminin kabulüne, diğer davalılar hakkındaki tazminat istemimin reddine" karar verildikten sonra, cümledeki "kabulüne" ibaresi silinerek yerine "bulunmadığına" ibaresi yazılarak parafe edilmişse de, davacılar vekilince sunulan duruşma tutanağı fotokopisinde bu düzeltmenin bulunmadığı görülmektedir. Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının ikinci bendinde ise, "davalılardan E.Osman A.. davayı kabul ettiğini bildirmiş ise de bu davalı, hakkında rödövans alacağı talebinde bulunulmadığından rödövans alacağa yönünden karar verilmesine yer olmadığına" denilerek daha farklı bir sonuca gidilmiştir.
HUMK.nun. 381.maddesine göre, mahkemece yargılamanın sona erdiğini bildirdikten sonra kararını tefhim eden ve aynı yasanın 388 maddesinin ilk fıkrasının 4.bendinde belirtildiği üzere hüküm sonucu duruşma tutanağına geçirilerek okunur. Yine HUMK.nun 388/son maddesine göre, kurulan hükümde taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde gösterilmesi ve gerekçeli kararın da buna uygun şekilde yazılması gerekir. Kısa kararla gerekçeli kararın farklı hükümler içermesi, düzeltmenin sonradan yapılması halleri bu kurala açık bir aykırılık teşkil eder. Mahkemece yapılacak iş, eski hükümle bağlı olmaksızın yeni bir hüküm kurmaktan ibarettir. Davacılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda l nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.1.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.