 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/7584
Karar No : 1996/7860
Tarih : 11.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.7.1996 tarih ve 329-397 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalılardan Kurttan C... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü;
Davacı vekili, davalılardan Muhran C...' un diğer davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı Muhranın aidatlarını ödeyememesi nedeniyle 1981 yılında davacı tarafından, davalının payına ortak olması koşulu ile aidatların müşterek ödendiğini ve bundan, sonra da aynı şekilde aidatların müştereken ödendiğini, davalı kooperatifçe de, ödemelerin bu şekilde kabul edildiğini, fakat kooperatif payının yarısının davacıya ait olduğu halde verilmediğini ileri sürerek, davalı Muhran C...'un kooperatif payının yarısının davacıya ait olduğunun tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kooperatif vekili, davacı ile diğer davalı arasındaki sözleşmenin kendilerini bağlamayacağını, Kooperatife bu konuda başvuru yapılmadığını davanın reddini savunmuştur.
Davalı kooperatif vekili, sadece müvekkilinin kooperatif ortağı olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının dayandığı belgenin devri içeren bir belge olmadığını davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya arasındaki yazılara göre; davalı Muhran'ın diğer davalı kooperatifin ortağı olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulamadığı, bu davalının kooperatife olan borcunu ödeyememesi nedeniyle davacı tarafından yarı pay karşılığı borçlar ödenmiş ve daha sonra da, ödemelerin hem davacı hem de davalı tarafından müştereken yapıldığı, yapılan ödemeler bu şekilde devam ettiğine göre zamanaşımının söz konusu olmadığı, her ne kadar kooperatiflerde bir payın, iki paya ayrılması, yani payın yarı devri mümkün değil ise de, somut olayın özelliği itibariyle kooperatif ortağı olan davalının kendi payının yarısının devrini, kabul etmiş olup, kooperatif de buna göre yapılan ödemeleri davacı ve diğer davalı kabul ettiğinden hakkaniyet kuralları gereği, payın yarısının davacıya ait olduğunun kabul edileceği gerekçesiyle davalı kooperatifte davalı Muhram C...' a ait payın yarısının davacıya ait olduğunun tesbitine ve ortaklar defterine tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı Muhran C... vekili temyiz etmiştir. Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre, her bir ortağın en az bir ortaklık payı, yani ortaklık hakkı olmasa gerekir. Ancak, bu ortaklık hakkı bölünemez. Anasözleşmede en yüksek sınır gösterilerek, bu sınır dahilinde bir ortaklık hakkını oluşturan, birden çok paylar alınabilir. Bu paylardan, bir kaç pay, bir ortaklık senedinde gösterilebilir (Kooperatif Kan.md. 18, 19).
Davacı vekili, davalı Muhran'ın diğer davalı kooperatifte ortak, olduğunu, bu ortaklıktaki payının yarısını müvekkiline devir etmeyi kabul ettiğini ve karşılığında davalı, kooperatife ödemeler yapıldığını, davalı Murhan 'n kooperatifteki yarı payı vermediğini ileri sürerek, yarı payın tesbiti ile bu yarı payın tescilinin müvekkili adına yapılmasını istemiştir. Mahkemece, somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği davanın kabulüne karar verilmiş bulunmaktadır.
Ancak, az yukarıda değinildiği gibi, Kooperatif ortaklık hakkı bölünemez. Çünkü, Kooperatifler Kanunu, her bir ortağa en az bir ortaklık hakkının verilebileceğini buyurucu kural olarak öngörmüştür. Bu itibarla, buyurucu bir kuralın aksi, somut olayın özelliği veya hakkaniyet gibi nedenlerle kabul edilemez. Mahkemece, buyurucu kuralın gözden uzak tutulması suretiyle, yarı payın davacı adına tesciline karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Ancak, davacı taratın, davalı ile anlaşarak, davalının kooperatif aidatının yarısını ödemesi nedeniyle, diğer davalı kooperatifteki bir ortaklık hakkı için tesbit davası açması ve bu davayı, davalı ortak Murhan'ı hasım göstererek yürütmesi olanaklıdır. Davalı Murhan'ın ortaklık hakkının yarısının devrini inkar etmesi nedeniyle, bu davanın görülmesi ve yarı payın davacıya aidiyetine sadece tespit bakımından karar vermesi doğrudur.
Açıklanan bu durum karşısında, davacı tararın, davalı Murhan'a karşı açtığı davanın tesbit bölümü için kabul ve tescil istemi yönünden ise, mahkemece, red kararı verilmesi gerekirken, yazılı biçimde davanın tümünün kabulü usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Murhan'ın temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA Ödediği temyiz peşin narcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.11.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.