 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/7277
Karar No : 1997/2837
Tarih : 15.04.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 3.7.1996 tarih ve 640-619 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 28.1.1997 gününde davacı avukatı H. A. B. ile davalı avukatı İ.B. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan geri ödemesi dövize endeksli (16.500) DM karşılığı otomobil kredisi aldığını, ancak 1994 yılının ilk aylarındaki dövizdeki beklenmeyen artış ve ekonomik tedbirler nedeniyle edimler oranındaki dengenin davacı aleyhine aşırı bozulduğunu, hakimin sözleşmeye müdahale şartlarının doğduğunu ileri sürerek, alınan kredinin 14.8.1993 tarihindeki kur üzerinden TL'ye çevrilip, % 5,5 faizle ve 48 çeşit taksitte geri ödenmesi yönünde sözleşmenin uyarlanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin davacının serbest iradesiyle imzalanmış olup, sözleşmeye bağlılık ilkesinin korunması gerektiğini, sözleşmeye müdahale koşullarının da oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya toplanan delillere, bilirkişi raporuna nazaran, 1994 yılındaki ekonomik gelişmeler nedeniyle dövizde aşırı artışlar meydana geldiği, diğer bazı bankalar gibi davalı bankanın da döviz kredisi almış müşterilerine TL. bazında geri ödeme planı sunmasının iyiniyet kurallarına uygun olacağı, ancak, davalının böyle bir ödeme planını sunmaya yanaşmadığı, bu durumda, aynı kredinin baştan TL. olarak verilseydi hangi şartlarda verilmesi gerektiğinden hareketle bilirkişilerce hesaplanan ödeme koşullarına göre sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması gerektiği sonucuna varılarak, davanın kabulüne, davacının kullandığı kredinin TL.'ye çevrilerek (7.323.217) TL.'lik taksitler halinde ve 48 aylık vade ile toplam (351.514.416) TL. olarak ödenmesine, sözleşmenin bu koşullarda uyarlanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı kredi borçlusu, dövize endeksli geri ödemeli borcunun, Türk lirasına uyarlanmasını istemiş ve mahkemece de, Dairemizin kökleşen uygulamasında kabul edilen ilke uyarınca Türk lirasına uyarlama yapılmıştır. Ancak, mahkemenin kabul ettiği bu uyarlamanın dayanağı olan raporun yeterli olmadığı ve gerçek borcun saptanmasında gerekli incelemeleri içermediği gözlenmiştir.
Dairemizin kökleşen uygulamasına göre, dövize endeksli geri ödemeli borçların, isteğe rağmen bankalarca Türk lirasına çevrilmemesi veya çevrilmesi halinde borç tutarında uyuşmazlık çıkması durumunda, bu borçların Türk lirasına uyarlanması ve taksitlerin tutarının saptanmasının gerektiği kabul edilmektedir. İşbu davada, davacı kredi borçlusu, davalı bankaca Türk lirasına uyarlama yapılmadığını ileri sürerek, borcun Türk lirasına uyarlanmasını istemiş bulunmaktadır. Bunun için de, her şeyden önce borcun döviz olarak karşılığının bulunması ve bu borcun Türk lirasına çevrilmesi ve taksitlendirmenin de, Türk lirası üzerinden yapılması gerekmektedir.
Yurdumuzdaki birçok banka tarafından genel bir uygulama olarak döviz karşılığının zaman içerisinde yükselmesi nedeniyle, döviz borçları 3.1.1994 tarihi esas alınarak bir Mark karşılığı 8674.68 TL. ve bir Dolar karşılığının da 15.059.75 TL. olarak benimsemek suretiyle Türk lirasına çevrilmektedir. Bankaların genel bir uygulaması olan bu hususun, işbu davadaki uyuşmazlıkta da gözönüne alınması, taraflar yönünden hak ve adalete uygun davranış alacağının kabulü gerekmiştir.
O halde, yapılması gereken işlem şu olmalıdır;
Davalı bankadan alınan dövize endeksli kredinin hangi tarihte alındığı ve bu kredi için yapılan geri ödemeler ile 3.1.1994 tarihine kadar tutarının ne olduğu ve bu tarihteki davacının döviz borcunun ne tutarda bulunduğu belirlenmelidir. Bu belirlenen dövize endeksli borç tutarı cinsine göre ve 3.1.1994 tarihindeki dövizin kuru nazara alınarak Türk lirasına çevrilmelidir. Davacının almış olduğu döviz kredisinin, o tarihlerde Türk lirası üzerinden kredi alanlar bakımından daha avantajlı ve geri ödemeler yönünden daha düşük taksitler biçiminde olduğu da bir gerçek bulunduğundan, bu husus da gözönüne alınarak az ödenen tutarların tümü değerlendirilmek ve bunun o tarihlerdeki Türk lirası faiz oranı da belirlenerek Türk lirası ödemeli kredilerle kıyaslama yapılması ve davacının borcuna, ayrıca bir ekleme yapılması suretiyle bir denkleştirmenin oluşturulması gerekir. Böylece, davacının döviz borcu Türk lirasına çevrilmiş ve ayrıca önceden Türk lirası olan kredi borçluları ile 3.1.1994 tarihi olarak aynı duruma getirilmiş olmalıdır. Davacı borcunun 3.1.1994 tarihi olarak toplam Türk lirası borcu belirlendikten sonra da, bu borcun dava tarihi itibariyle tutarının saptanması gerekir. Bu işlem için de, zaman zaman yükselen aylık faiz oranları değil, kredi sözleşmesinin başlangıç tarihi ile dava tarihi arasındaki zaman içinde eksilen faizler T.C. Merkez Bankası'ndan sorulmak ve bu faizlerin ortalaması alınarak asıl borcun hesabında gözönünde tutulmalıdır. Ayrıca, davacının 3.1.1994 tarihinden itibaren yaptığı ve dava tarihine kadar ödemeleri de borçtan indirilmeli ve dava tarihindeki borç tutarı uyarlamaya tabi tutulmalıdır.
Davacının istemiş bulunduğu uyarlama için, her davada olduğu gibi, işbu davada da, dava tarihi esas alınmalıdır. Davacının, dava tarihindeki borç miktarının uyarlanması yapılırken, davacının istemiş olduğu aylık taksit miktarı ve süresi de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, davalının, bu konudaki savunması da değerlendirilmelidir. Uyarlamada öngörülecek taksit adedi ise, hiçbir zaman kredi sözleşmesinin yapıldığı andaki taksit adedinden fazla olmamalıdır. Genel olarak, kredi sözleşmesinde kabul edilen taksit adedi benimsenmeli ve ödenen taksitlerin kaç taksit ise, belirlenmeli ve bu sayı ilk kabul edilen taksit sayısından düşürülmek suretiyle bakiye taksit adedi kabul edilmelidir. Ve ayrıca, tali bir unsur olarak davacının ekonomik gücü de, taksit sayısının tespitine etkili olmalıdır.
Öte yandan davacı borçlu, dava devam ederken taksitlerini düzenli biçimde ödemiş ise, bu ödemelerin gözönüne alınacağı tabii olduğu gibi, ödeme planının dava tarihinden itibaren yapılması ve yapılacak uyarlamaya göre fazla ödemeler gözüküyorsa, bunların davacı lehine düşünülmesi ve davacı ödemeleri hiç yapmamış veya arizi biçimde birkaç ödeme yapmış ise, bu takdirde ödeme planı karar tarihine en yakın olan bir tarih gözönüne alınarak yapılmalıdır. Bu son husus için de, dava tarihinde çıkarılan Türk lirası borcu, aylık olarak kabul edilen sözleşme faizleri hesap edilmek suretiyle borç miktarı, ödeme planının başlangıç tarihinde taşınmalı ve bu borç tutarı ödeme planına esas alınmalı ve taksitlendirme başlangıcı da gösterilerek, ileriye dönük uyarlama yapılmalıdır.
Yapılan tüm bu açıklamalar dikkate alındığında, özetle, davacının dövize endeksli geri ödemeli borcu, ilk önce 3.1.1994 tarihi olarak ve sonra da dava tarihi olarak az önce değinildiği üzere tespit edilmeli ve ödemelerini düzenli devam ettirenler için dava tarihinde ve ödemelerini düzenli yapmayanlar için mahkeme karar tarihine en yakın bir tarihe aylık ortalama sözleşme faizi ile beraber yansıtılarak Türk lirası borcu saptanmalı ve bu borcun aylık taksitleri belirlenerek, borcun uyarlamasına karar verilmelidir. Bu itibarla, mahkemece yapılacak iş; önceki bilirkişi kurulundan belirtilen kurallar ışığında uygulanabilir rapor alınması ve bu mümkün değilse, yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak rapor alınması ve sonucu çerçevesindğ karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı biçimde karar tesisi doğru görülmemiş ve davalının temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.4.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.