 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/7082
Karar No : 1997/226
Tarih : 27.1.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25.6.1996 tarih ve 512-496 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 24.1.1997 gününde davacı avukatı Nevruz B... ile davalı avukatı Mehmet Ali K... gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların ortağı olduğu dava dışı A.... Turizm işletmecilik ve Tic AŞ.nin bürosu olarak kullanılmak üzere iki bağımsız bölümün alınması için müvekkili tarafından 120.000 DM ödendiğini, ancak davalının bu daireleri kendi adına tapuya tescil ettirdiğini, bundan sonra taraflar arasında yapılan 23.2.1994 tarihli sözleşme uyarınca sözkonusu dairelerin şirket malı olarak kalacağının, satıldığı takdirde ise parasının taraflar arasında paylaştırılacağının karalaştırıldığını, fakat davalının dairelerden birini satarak bedelini kendinin aldığını ileri sürerek, 60.000 DM'ın 10.4.1987 tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının şirket ortaklığının 1993 yılına kadar sürdüğünü, yanlar arasındaki anlaşmanın bir protokol ile feshedildiğini, müvekkilinin davacıya ait şirket hisseleri bedelini tümüyle ödediğini ve davacının dava konusu daireler üzerinde hiçbir hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, taraflar arasındaki 23.2.1994 tarihli sözleşme uyarınca dava konusu dairelerin şirket ile birlikte devredildiği, bunların satışa halinde ise net satış bedelinin sözleşme tarafları arasında %50 oranında pay edileceğinin kararlaştırıldığı ve sözleşmenin tarafları bağlayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, 60.000 DM'ın dava tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, 23.2.1994 tarihli sözleşmenin tarafları bağlayacağı benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu sözleşmenin geçersizliğine ilişkin davalı savunması üzerinde durulmaksızın ve 10.3.1994 tarihli ek anlaşma ile her iki tarafça da ibraz edilen ancak birbirinden farklı sonuçlara ulaşan 11.4.1994 tarihli iki ayrı sözleşmenin geçerli olup olmadıkları gözönünde bulundurulmaksızın; özetle, tarafların dayandıkları delillerden birini diğerine tercih etmenin nedenleri konusunda değerlendirme yapılıp, bu konuda Yargıtayta incelemeye elverişli bir gerekçe getirilmeksizin 23.2.1994 tarihli sözleşmeye geçerlilik tanınması doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemenin yapılacağı iş, öncelikle tarafların yukarda sözü edilen sözleşmelerle ilgili açıklamalarını belirlemek, bundan sonra yapılan açıklamaların karanlıkta bıraktığı hususlarda ispat delillerini sunmak üzere taraflara verilecek önel bir toplanacak delillerin sonucuna göre, dayanılan sözleşmelerden hangilerinin geçerli sayılmaları gerektiğini açığa kavuşturup, o sözleşme hükümlerini değerlendirmekten ibaret iken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde olmadığından kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.1.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.