 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/6696
Karar No : 1996/7114
Tarih : 21.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.6.1996 tarih ve 126-320 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında kredi sözleşmesi yapıldığını, davalının kullandığı kredinin anapara ve bir kısım faizini ödemediğini, ihtara rağmen davalının borcu ödemediğinden, davalının temerrüt durumunun devam etmesi üzerine hesabın kat edilerek 2 gün içerisinde ödenmesine ilişkin olarak davalıya 22.11.1994 tarihinde ihtar çekildiğini davalının ihtara verdiği cevapta borcunu 10 gün içinde ödeyeceğini bildirdiğini, faizin anaparaya katılması gerektiğini ikrar ettiğini, 22.11.1994 tarihinden itibaren %200 faizle borcun ödenmesine ilişkin ihtara, davalının özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesi ile ilgili KHK.nin geçici 15.md, son cümlesine göre, uygulanacak faizin reeskont faiz oranını geçemeyeceği yanıtını vererek alacağı ihtilaflı hale getirdiğini, oysa yasa hükmünün en son hesap dönemi olan 1994 ten sonra tahakkuk edecek faizlere uygulanabileceğini, belirterek 8.646.176.728-TL nin 24.11.1994 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 22.11.1994 tarihinden sonra %228 faiz oranının kabul edilemeyeceğini, anapara olan 4.400.000.000 TL nin ödeneceğinin kabul edildiğini, 4046 sayılı Yasanın geçici 15.md. hükmü gereği özelleştirme kaplamında bulunan davalı kuruluşun bankaya olan borcun faizlerine sınırlama getirdiğini, bu nedenle ödenmesi gereken faizin reeskont oranında olması gerektiğini 31.12.1994 tarihi itibariyle 6.155.775.425 TL olması nedeniyle fazlaya ilişkin talebin reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya arasındaki yazılara göre, 4046 sayılı Yasanın geçici 15 maddesinin yürürlüğü girdiği, 27.11.1994 tarihine kadar kredi sözleşmesindeki temerrüt faizinin uygulanması gerektiği ancak davacının talebi 24.11.1994 tarihi itibariyle alacağın tahsili olduğundan, alacağın bu tarihe göre tesbiti gerektiği, davacının 25.11.1994 tarihinde temerrüde düştüğü; davacının hesabın kat edildiği 22.11.1994 tarihinde banka alacağının 8.617.012.308.- TL, 24.11.1994 tarihinde 8.650.554.914-TL olduğunun bilirkişice belirlendiği bunun içinde temerrüt faizi bulunmadığı, bu alacağın hepsine temerrüd faizi uygulanabileceği, davacı alacağına 25.11.1994 temerrüt tarihinden itibaren yasanın yürürlüğe girdiği, 27.11.1994 tarihine kadar akdi faiz oranı uygulanması gerektiği, ancak davacının talebinde 24.11.1994 ten itibaren reeskont faiz istendiği, bilirkişice bulunan asıl meblağın da, istekten fazla olduğu taleple bağlı kalınması gerektiği gerekçesi ile, davanın kabulü ile, 8.646.176.728-TL nin 24.11.1994 tarihinden itibaren %64 ve değişen reeskont faiz oranları ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kredi alacağına ilişkin olup, uyuşmazlık 27.11.1994 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ve aynı gün yürürlüğe giren 4046 sayılı Yasanın geçici 15. maddesinin bu yasa kapsamında bulunan davalının borcuna uygulanıp uygulanamayacağı, uygulanacaksa hangi tarihten itibaren uygulanacağı noktasında toplanmıştır.
4046 sayılı Yasanın geçici 15. maddesinin son cümlesi "Bu kuruluşların doğmuş veya doğacak borçlarından dolayı uygulanacak faiz oranı T.C.Merkez Bankasınca belirlenen (vade tarihindeki) reeskont faiz oranını geçemez" hükmünü içirmektedir.
Dava konusu alacak 30.9.1994 cari hesap dönemine ilişkindir. 7.10.1994 tarihli ihtara karşın davalı borcunu ödemediğinden 22.11.1994 tarihinde hesabın kat edildiği ve davalının 25.11.1994 tarihinde temerrüde düşürüldüğü dosya arasındaki belgelerden anlaşıldığı gibi, esasen bu konuda da, bir uyuşmazlık yoktur. Davaya konu alacak bu durumda muaccel hale gelip kesinleştiğine göre doğmuş bir borçtur. Anılan yasa hükmü metninden açıkça doğmuş borçlara da uygulanacağı anlaşıldığından, davalının dava konusu borcuna da uygulanması gerekir. Davalı, söz konusu yasa yürürlüğe girdiği tarihte bu borcu henüz ödememiş olduğuna göre hesabın kat edilmiş olması cürümü değiştirmeyecektir.
Yukarıda anlatılanlar karşısında mahkemece, alacağın bu yasa kapsamında olduğu düşünülüp, faiz buna göre hesaplattırılmak ve sonucuna göre hüküm tesis edilmek gerekirken, aksine bir yorumla yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.10.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.