 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/4188
Karar No : 1996/7166
Tarih : 22.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27.3.1996 tarih ve 240-178 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 22.10.1996 gününde davacı avukatı Ahsen C... ve Müzeyyen S... ile davalı avukatı Erdal Ö... gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili,müvekkili bankanın, davalı şirkete dava dışı T.İş Bankasınca sağlanan (11.500.000)USD dış kredi sendikasyonuna (6.500.000)USD ile katıldığını, davalı şirketle yapılan 2.11.1990 tarihli sözleşme ve 28.6.1991 tarihli ek sözleşmelerle söz konusu kredinin (8) dilim halinde kullandırıldığını, sözleşmelere göre kullandırılan bu kredinin vadesinin 2,5 yıl ödemesiz dönem olmak üzere (5) yıl ve faiz oranının ise, libor + 3,5 olduğunu, kredi anapara borcunun sözleşme ekindeki itfa tablosuna göre geri ödenmesi gerektiği halde, 30.6.1993 tarihinde geri dönüşü başlayan (268.000)USD ile 31.12.1993 tarihinde ödenmesi gereken (l,083.000)USD toplamı (l.351.000)USD karşılığı TL.nin faiz, komisyon, masraf ve fon kesintileri ile bankaların kullandırdığı döviz cinsinden ödeneceği, ancak müvekkili bankanın kabul etmesi halinde, bu kalemlerin ödeme tarihindeki müvekkilince belirlenecek en yüksek USD döviz satış kurundan TL olmakta ödenebileceğinin öngörülmesine rağmen, değinilen ilk iki taksit ile (355.057)USD tutarındaki faizin ödeme tarihlerindeki TC Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden ödenerek sözleşmenin ihlal edildiğini ve bu ödemeden dolayı müvekkilinin temerrüt faizleri hariç (973.052.000) lira kur farkı alacağı bulunduğunu, ayrıca, ajan banka olan iş Bankasının, davalı şirketin 30.6.1994 ve 31.12.1994 tarihlerinde muaccel olarak (l.083.000x2)USD anapara geri ödemesini 31.3.1994 sarihinde Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden erken ödemek istediğinin bildirilmesi üzerine bu önerinin müvekkilince kabul edildiğini mahsubundan kur farkından dolayı (l.300.336)USD borcu daha bulunduğunu, miktar için 5.4.1994 ile 29.6.1994 tarihleri arasındaki süre için (2l.492)USD faiz tahakkuk ettirildiğini, bunların yanısıra davalının sözleşmenin E-2 maddesi uyarınca (6.411) sigorta prim borcu ve (134.120.000)lira yangın sigorta prim borcu bulunduğunu, davalıya gönderilen 27.4.1994 tarihli ihtarnameyle istenen alacakların ödenmediğini ileri sürerek, kredi. faizi alacağı ve sigorta priminden oluşan toplam (1.328.239)USD alacağın %21.5625 temerrüt-faizi ile birlikte ödeme günündeki en yüksek kur karşılığı TL olarak ve kur farkından oluşan {972.052.004)lira ile yangın sigorta primi toplamı (l.107.172.004)liranın %160 temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, sözleşme taraflarından T.İş Bankasının ajan banka sıfatı ile sözleşelerin yürürlüğü ile ilgili kredi açan tüm bankalara tanınmış hak ve yetkileri doğrudan kullanabileceği, ödeme vadesi 30.6.1996 tarihinde dolacak olan borcun bakiye anapara ve faiz kısmını erken geri ödemek isteyen müvekilince götürülen teklifin davacı bankaca da kabul edilmesi üzerine varılan mutabakat doğrultusunda bakiye ( 5.149.000)USD ana para ve (81.090.08)USD faiz borcunun (23.147.23)lira kur karşılığı tutarı (121. 062 . 098 . 002 ) liranın 5.4.1994 tarihinde ödendiğini, böylece borç ve faiziyle ilgili herhangi bir talepte bulunulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere dayanılmak, davalı şirketin, davacıya olan kredi borcu bakiyesi (5.149.000)USD ana para ve (81.090.08)USD faiz borcu toplamını 5.4.1994 tarihindeki kur karşılığı TL tutarını taraflar arasındaki mutabakat uyarınca ödeyerek borcunu sıfırladığı, davalının bu şekilde erken ödeme yaparken devalüasyon yapılacağını bilmesini-dahi davacıya uğradığı zararı talep hakkı bahşetmeyeceği, Ocak 1994'ten itibaren döviz kurlarında başgösteren artışlar dikkate alındığında erken ödeme teklifinde bulunan davalının basiretli bir tacir gibi davrandığı, erken ödemeyi kabul eden davacının ihtirazı kayıt koymadığından artık davalıdan harhangi bir talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki 2.11.1990 ve 28.6.1991 tarihli sözleşmeler uyarınca, davacı bankanın, davalı şirkete dava dışı bir banka ile birlikte açılan dış sendikasyon kredisine (6.500.00)USD tutarı ile katıldığı, ilk 2,5 yılı geri ödemesin olan kredi borcunun ilk anapara ve faiz taksitlerinin toplacı {1.351.000)USD'nin 30.6.1993 ve 31.13.1393 tarihlerinde ödendiği, uyuşmazlığın bakiye (5.149.000)USD ana para ve (81.090}USD faiz borcu toplamı (5.230.090)USD'nın sözleşmenin B/7.maddesi uyarınca davalı kredi borçlusunca yapılan erken ödeme teklifinin kabulü üzerine ödemenin yapılarak borcun kapatıldığı
hangi kur üzerinden ödeme yapılması gerektiği hususunda toplandığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda değinilen 2.11.1990 tarihli sözleşmenin B/7 mad. uyarınca en az 30 gün önce yazılı olarak ajan bankaya yazılı ihbarda bulunmak şartıyla kredinin ana para geri ödemeleri vadeden önce yapılabilir. Davalı şirket de, bu maddenin tanıdığı imkandan yararlanarak dış sendikasyon kredi ilişkisinde sözleşmenin G/2mad.ne göre, sözleşmeyle bankalara tanınan bütün hak ve yetkileri her iki banka nam ve hesabına ajan banka sıfatıyla kullanmaya yetkili kılınan dava dışı iş Bankasına başvurmuş, bu teklif üzerine davalı şirket ile adı geçen banka arasında yapılan görüşmeler sonucunda iş Bankası Genel Müdürlüğü Fon Yönetim Müdürlüğü tarafından gönderilen 5.4.1994 tarihli yazı ile davacı bankaya olan bakiye (5.230.090)USD borcun TC Merkez Bankası'nın o gün itibari ile efektif satış kuru olan l USD=23.147,23 lira üzerinden geri ödemesi konusunda mutabakata varıldığının ve bu kura göre hesaplanacak tuturını davalı şirketçe, doğrudan davacı bankaya aktarılmasının bildirilmesine dayanılarak, davalı şirket, aynı gün, sözü edilen kura göre bakiye borcun TL karşılığı (121.062.098.003) TL'nı saat 15:34'te Ziraat Bankası kanalı ile EFT yolu ile davacı bankanın Ankara-Necatibey şubesindeki 30804-521 no.lu hesabına havale etmiş bu meblağ da hesaba alınmıştır. Bu şekilde cereyan eden ödemenin, davalı banka tarafından ihtirazı kayıt konulmaksızın kabul edildiği yolundaki mahkemece gösterilen gerekçe isabetli bulunmamıştır. Her ne kadar, yukarıda açıklanan sözleşme maddesi ile dava dışı İs Bankası, ajan banka sıfatı ile sözleşmeden doğan her türlü hak ve yetkileri, bütün kredi taraf bankalar adına kullanmaya mezun kılınmış ve bu doğrultuda, davacı bankanın bakiye alacağının erken ödenmesi yolundaki önerisini kabul etmiş ve bu beyanda bulunmaya yetkili konumda olsa bile, 2.11.1991 tarihli ek sözleşmenin D-b maddesi ile ödemelerin TL üzerinden yapılması halinde davacı bankanın münferiden belirleyeceği yürürlükteki en yüksek USD döviz satış kurunun esas alınacağı hükmünün gözardı edilmesi sonucunu doğurmamalıdır. 5.4.1994 tarihli dekontta herhangi bir ihtirazi kayıt bulunmasa da, ödemenin şekline nazaran bu ödemenin davacı banka kayıtlarında ne şekilde muhasebeştirildiği hususu önem kazanmaktadır. Kaldı ki, ilk sözleşmenin F/4.mad. ile uyuşmazlık halinde davacı bankanın defter ve kayıtlarının münhasır delil teşkil edeceği kararlaştırılmıştır. Bu duruma göre, erken ödeme teklifi ve sonrasında varılan. mutabakata esas tüm, belgeler getirtilip, davalı ödemesinin müteamil olup olmadığı, ödemenin şekline nazaran davacı bankanın ihtirazi kayıt koymasının mümkün olup olmadığı, ödemenin barka kayıtlarında nasıl muhasebeleştirildiği, ajan bankanın mutabat yazısının dayanağı olup olmadığı ve yetkisinin bulunup bulunmadığı ve ayrıca, varılan mutabakat ve yapılan ödemenin, kur belirleme konusunda davacı bankaya tanınan yetkiyi etkisiz kılıp kılmadığı konusunca uzman bilirkişilerden görüş alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
2-Öte yandan, davalı borçlu tarafından kredi teminatı olarak gösterilen malvarlığı unsurları ile ilgili olarak davacı tarafından yapılan sigorta işlemleri ile ilgili giderler sözleşmenin E/2 mad.ne dayanılarak istenildiği halde, bu yön üzerinde durulmaması, bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru görülmediğinden, hükmün bu yönden dahi bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 6.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.10.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.