 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/414
Karar No : 1996/1325
Tarih : 04.03.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : E. A.Ş. ile T. Tic. arasındaki davadan dolayı Kadıköy 2. Asliye Ticraet Mahkemesi'nce verilen 1.2.1995 gün ve 422-108 sayılı hükmü onayan dairenin 17.10.1995 gün ve 4872-7656 sayılı ilamı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirkete nakliyat poliçesi ile sigortalı emtianın davalı tarafından taşınırken hasarlanması nedeniyle sigortalıya (140.239.254) lira tazminat ödendiğini ileri sürerek bu meblağın reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ambalaj hatası nedeniyle boya kutularında ezilme olduğunu ancak herhangi bir ziyan bulunmadığını, satışın CİF olup bu satış şekline göre davacının dava hakkının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
SONUÇ : Mahkemece, davalı taşıyıcıya tam ve sağlam teslim edilen sigortalı emtianın taşıma sırasında hasarlanmasından davalının sorumlu olduğu sonucuna varılarak davanın kabulüne dair verilen karar dairemizin 17.10.1995 tarih ve 4872-7656 sayılı ilamı ile onanmıştır.
Davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
TTK'nun 781. maddesi hükmüne göre, taşıyıcı eşyanın kendisine teslim edildiği andan, gönderilene teslim edildiği ana kadar geçen süre içinde meydana gelen ziyan ve hasardan sorumludur. Bu sorumluluktan kurtulması, ancak anılan maddede belirtilen kurtuluş beyyinesini ispatlamasıyla mümkündür. Davalı taşıyıcı her ne kadar, istif ve yüklemenin göndericiye ait olduğunu, hasarın kötü ambalaj ve istifleme hatasından kaynaklandığını, hatta istiflemeye nezaret görevinin yaptırılmadığını savunmuş ise de, gönderen hatalı yükleme konusunda yanlış ve talimat vermiş olsa bile taşıyıcının malın emniyetle taşınmasını sağlamak üzere her türlü tedbiri alması, hatalı yüklemeye karşı çıkması gerektiğinden basiretli bir taşıyıcıdan beklenen davranışta bulunmaması nedeniyle sorumluluğu vardır. Taraflar arasındaki sevkıyet belgesinin 18. maddesinde de, taşıyıcının kamyon üzerindeki yükün bağlanmasından ve emniyetinden mesul olacağı yükleme ve boşaltma ile ilgili talimat verebileceği belirtilmiştir.
Öte yandan, yükleme ve istiflemenin, göndericiye ait olduğu ihtilafsız olup, akarlı maddeyi taşımak için seçilen varillerin mukavemetli ve standartlara uygun olduğu anlaşılmakta ise de, paletlerin üst üste koymaya uygun olmadığı, birbiri üzerinden koyarak serbest hareket edebilir şekilde istif edildiği, araç sarsıntılarına karşı palet alt yüzeylerinin boyuna enine çıtalarla takviye edilmediği ve bu nedenle hasarın doğduğu dosya kapsamı ve incelenen fotoğraflardan anlaşılmış olmasına göre göndericinin de olayda müterafik kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim aynı emtianın devamı ve benzeri taşımalardaki hasarlanmalar ve uyuşmazlıklarda da dairemizin 18.12.1995 tarih 8434-9297 sayılı kararında olduğu gibi aynı görüş benimsenmiştir.
Bu durumda mahkemece, gönderici ve taşıyıcının eşit kusurlu ve sorumlu olduklarının kabulü ile bu çerçevede değerlendirme yapılarak bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile dairemizin 17.10.1995 tarih 4872-7656 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz ilam, temyiz peşin ve karar düzeltme harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 4.3.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.