 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/3466
Karar No : 1996/4137
Tarih : 06.06.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Manisa Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 28.2.1996 tarih ve 689-102 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kâğıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 11.8.1993 tarihine kadar tek başına yönetmeye yetkili müdürlüğünü yapan davalının zimmetine para geçirdiğini ve şirkete ait çağrı cihazını müdürlük görevi sona erdiği halde iade etmediğini ileri sürerek çağrı cihazının aynen iadesini veya bedeli 20.000.000 TL'nın tahsili ile fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere zimmetinde bulunan 197.534.946 TL'nın 13.8.1993 tarihinden itibaren % 65 ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava şartlarının oluşmadığını, yasal faiz istenebileceğini, müvekkilinin çağrı cihazını teslime hazır olduğunu ve zimmetinde para bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucuna göre, çağrı cihazının yargılama aşamasında teslim edildiği ve davalının üzerinde davacıya ait para olduğu gerekçesiyle, benimsenen 10.7.1995 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, çağrı cihazı hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve 197.534.946 TL'nın 15.9.1993 tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu aldırılan raporlar arasında çelişki bulunmaktadır. Bir raporu düzenleyen bilirkişilerin sayısının fazlalığı o raporun yeterliliği konusunda belirleyici faktör olarak gözetilmesi doğru değildir. HUMK'nun 275. maddesi uyarınca, bilirkişi seçiminde uzmanlığın esas alınması gerekmesine göre, iki rapor arasındaki çelişkinin ikinci rapor düzenleyenlerin kurul olduğuna dayandırılarak giderilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, davacı dava dilekçesinde isteklerini kalem kalem belirleyip, tutarlarını da göstermek suretiyle isteğini sınırladığına göre, hükmedilecek rakamların da her kalem için ayrı ayrı belirlenen isteği aşmaması gerekmekte olup, ikinci bilirkişi raporunda davalı cari hesabı ve davacı şirketteki E. Sigorta Şirketi hesabına ilişkin kalemlerde isteğin aşıldğı gözlenmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; yukarıda belirtilen esaslar dairesinde üçüncü kez bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle önceki iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi ve istekle sınırlı kalınarak belirlenecek davacı alacağının tahsiline karar verilmesinden ibarettir. Yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte yazılı nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 6.6.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.